SIKIŞINCA
BANA “FAŞİST” DE !
Uzunca bir zamandır yazıyorum
Yazdıklarımın konusu; milli birlik ve
beraberlik, Türk Milletinin sıkıntıları,
sorunları, tarihi olayların günümüze
yansımaları vs...
Aklımın erdiğince çözümde öneriyorum . Ancak bütün yaptığım
işin özeti: Türk Milleti”nin
hayatiyetinin muhafazası yönünde yine
Türk Milletini uyarmaktan ibaret .
Tabii bu durum Türk düşmanlarını çok kızdırıyor. Halbuki ben
kırk defa Türk Milleti ne demektir diye
açıkladım.
Türk Milleti ve bu milletin mensubu olan Türk'ün tanımı
zannımca hiç bir zaman ırkçı bir
anlayışın tezahürü değildir.
03.01.2010 tarihinde anamurunsesi.com
yazdı.
_________________________________________________________________________
SIKIŞINCA
BANA “FAŞİST” DE !
Uzunca bir zamandır yazıyorum
Yazdıklarımın konusu; milli birlik ve
beraberlik, Türk Milletinin sıkıntıları,
sorunları, tarihi olayların günümüze
yansımaları vs...
Aklımın erdiğince çözümde öneriyorum . Ancak bütün yaptığım
işin özeti: Türk Milleti”nin
hayatiyetinin muhafazası yönünde yine
Türk Milletini uyarmaktan ibaret .
Tabii bu durum Türk düşmanlarını çok kızdırıyor. Halbuki ben
kırk defa Türk Milleti ne demektir diye
açıkladım.
Türk Milleti ve bu milletin mensubu olan Türk'ün tanımı
zannımca hiç bir zaman ırkçı bir
anlayışın tezahürü değildir.
“Türk'e, Türklüğe hizmet eden herkes Türk'tür” sözünü
anlayan ve bu sözün gereğini yerine
getiren herkes bu milletin yani etnik
aidiyeti ne olursa olsun Türk Milletinin
bir evladıdır .
Bunun tarihimizdeki en önemli örneklerinden biri aslen
Polanyalı olan, fakat kendi isteğiyle
Türklüğü ve İslamiyeti seçen, Türkiye
için muhtelif hizmetlerde bulunan,
vatansever ve dürüst kişiliğiyle ön
plana çıkan bizim Ahmet Rüstem Bey
olarak tanıdığımız Alfred Bielinski yani
Alfred Rüstem Bey'dir .
Ahmet Rüstem Bey, Osmanlı Hariciye Nezaretinde görev almış,
elçiliklerde çalışmış, Karadağ ve
Washington büyükelçilikleri yapmıştır.
Sıradışı bir diplomat olan Ahmet Rüstem Bey, Washington
Büyükelçiliği sırasında Amerikan
kamuoyunda Türkiye aleyhine takılan
tutum karşısında ağır eleştirilerde
bulunarak Türkiye'yi savunmuş ve bu
yüzden ABD Başkanı Woodrow Wilson
tarafından “istenmeyen adam” ilan
edilmiştir.
Alfred Bielinski yani Ahmet Rüstem Bey, Milli Mücadele
sırasında Mustafa Kemal Atatürk'ün dış
politika danışmanlığını yapmış ve önemli
görevlerde bulunmuştur .
İcraatlarından anlaşıldığı üzere Türk Milletine sevdalı olan
Ahmet Rüstem Bey, ömrü boyunca Türk
değerlerini savunmuş ve bunun ciddi
anlamda mücadelesini vermiştir .
Milli Mücadele sırasında Mustafa Kemal Paşa'yla birlikte
İstanbul Hükümetince idama mahkum edilen
Ahmet Rüstem Bey Sivas Kongresine
katılmış ve son Osmanlı Meclis-i
Mebusanı'nda da Ankara mebusu olarak
görev yapmıştır .
Ahmet Rüstem Bey namı diğer Alfred Bielinski ABD'de Beyaz
Sarayı ziyaretinde, yerde serili Ay
Yıldızlı halıyı görünce sinirlenerek “Bu
yere serdiğiniz ve çiğnenmesini
istediğiniz halı, benim ülkemin
onurudur. Üzerinde dini inancımızın, hem
de bayrağımızın ayyıldızı var. Onun yeri
ayakların altı değil, ellerin
erişemeyeceği yükseklerdedir. Bu halı
buradan kaldırılana kadar sarayınıza
adım atmam mümkün olmayacaktır” diye
tavrını ortaya koymuştur .
İşte size Türk Milletinin bir değerli asil evladının
portresi. Alfred Rüstem'lerin bizden hiç
bir farkı ve Türk olmak için illaki
etnik olarak Türk olmasına gereği de
yoktur . Ruhumuzun Türk olması yeterde
artar. Çünkü biz hem anadan hem de
babadan Türk olan ama Türklüğün yanından
bile geçemeyecek ne insanlar gördük.
İfade ettiğim Türklük kavramı biliyorum ki; küresel güçleri ,
onların işbirlikçilerini ve Türk
Milletine düşman olanları çok rahatsız
ediyor.
Onlar; Türkleri Orta Asya'nın bozkırlarına sürmeye
niyetlenmiş olan Lord Curzon'unun
günümüzdeki maaşlı elemanlarıdır diye
düşünüyorum.
Benim gibi Türklüğü bir kültür ve genetik bir zenginlik
olarak gören adama bile tahammül
edemiyorlar.
Sıkıştıkça ; haddim olmayan konulara girdiğimi,
belirtiyorlar, yetmedi ırkçı olduğumu
söylüyorlar, hızlarını alamayıp
Ergenokon savcılarına ihbar ediyorlar,
savcılıklara adam tehdit eden çetenin
elemanı diye takdim ederek şikayette
bulunuyorlar.
Ama elleri hep boş dönüyor. Allaha şükürler olsun ki; Türk
Milletine sevdamızı ifade etmekten başka
hiç bir kusurumuz yok.
Demek ki; Milletini sevmek ve Türk Milletine hizmet etmeye
çalışmak bazılarının gözünde büyük bir
suç.
Burada bir kez daha ifade etmeliyim: ben bir Balkan Türküyüm
. Hani şu Türk Milliyetçiliğinin ve
Cumhuriyet fikrinin doğup, büyüyüp,
yeşerdiği bir zamanlar Türk toprağı olan
Balkanlardan gelen bir Türk'üm...
Şimdi Bu Türk toprağı olan Balkanlar elimizden kayıp gitmiş
durumda . Bunun farkında bile değiliz .
Unutmamız için birileri elinden geleni
yapıyor Bizde buna direnen bir neferiz.
Toplum, Milli Şairimiz Mehmet Akif'in şiirinde seslendiği
gibi;
“Kurt uzaklardan bakar, dalgın
görürmüş merkebi .
Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış gibi .
Lakin, aşk olsun ki aldırmaz otlarmış eşek ,
Sanki tavşanmış gelen, kılıksız köstebek!” diye tarif ettiği
bir duyarsızlığın içine planlı bir
şekilde iletilmiş.
Biz Türk Milletini içine düştüğü bu durum nedeniyle uyardıkça
malum gafiller ile Türk Milletine düşman
olanlar bize sarıyor. Hadi Türk'e düşman
olanları anladık ama bu gafillere ne
demeli ?
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in Türk Devletine
“has...tir” ini görünce bir kez
daha yaptığım işlerin doğruluğuna kani
oldum.
Gelin dönemin Meclis-i Mebusan Reisi Halil Efendinin 1914
yılında söylediklerine bir bakalım:
“Tarihimizin büyük bir hatası vardır.
Ondan kendimizi kurtarmalıyız. Harp
etmek, kâh muzaffer, kâh mağlup olmak
her millete mukadderdir. Başka
milletler, harben kaybettikleri vatan
parçalarını unutmazlar; gelecek
nesillerin önünde onları daima canlı
tutarlar. Onlarla birlikte felaket
nedenleri de daima yaşar. Bu suretle
aynı nedenlerin felaketli neticelerinden
geleceği korurlar. Bu yüce kürsüden
milletime tavsiye ederim. Unutmasınlar!
Hürriyet ve Meşrutiyet meselesi nurunun
beşiği olan sevgili Selanik'i,
Manastır'ı, Kosava'yı, İşkodra'yı,
Yanya'yı bütün güzel Rumeli'yi
unutmamasını tavsiye ederim... Ancak bu
suretle felaketimizi, yenilgilerimizi
hazırlayan hataların tekrarından
geleceğimizi koruyabiliriz...”
Ben bunları aynen söylüyorum ve Türkiye'de günümüzde
yaşananlar ile geçmişte Balkanlarda
yaşananlar arasındaki benzerlikleri
gösteriyor ve geçmişte yaşananlar
Balkanların kaybı olarak neticelendi
diyorum diye kabahatli oluyorum ve
ırkçılıkla suçlanıyorum.
Halbuki o kadar uzağa gitmeye bile gerek yok; Cumhuriyet
Döneminde Türk Milletine reva görülen
muamele ve bu günkü tablo gözlerimizi
açmaya yeterde artar. Ama bir
anlayabilsek ...
Ancak suçlanan sadece ben değilim. Benim gibi düşünen ve
davranan, Türk'üm diyen herkes aynı
akibete uğruyor. Çünkü köşebaşları
tutulmuş ve pusuda olanlar açık hedefi
salvo ateşine tutuyorlar.
Yüreğimizin izin verdiği ölçüde yazıyor ve uyarıyoruz.
Fikrimiz açık ve net. Dayanaklarımızın
tamamı bilimsel . Ya bize “ırkçı ve
faşist” diye saldıranlar?
Onlar sadece sloganla konuşuyorlar.
Klasik sözcükleri “ırkçı” ve beni
bilmemezlikle itham ediyorlar. Ama buna
karşılık, kendileri ne bildiklerini bir
türlü ortaya koyamıyor.
Son bir hususu sizlerle paylaşarak bitireyim. Ben bütün
meselelere Türk Milletinin penceresinden
bakıyorum. Bununla da iftihar ediyorum.
Zaten başka bir zaviyeden bakmam da
mümkün değil. Ancak bana saldıranların
meselelere nereden baktığı onların
günlük menfaatlerine göre değişiyor .
Merak etmeyin gönlüm çok rahat, çünkü köpeğin duası kabul
olup gökten kemik asla yağmaz .
ÖZCAN PEHLİVANOĞLU
ozcanpehlivanoglu@yahoo.com
http://www.trakyanethaber.com/yeni/koseyazi.asp?id=2397&yid=35
_________________________________________________
ÖZCAN
PEHLİVANOĞLU'NUN YAYIMLANAN YAZILARI
:
-Adaletin
bu mu Türkiye
-TEK
ÇÖZÜM : SİYASET ...
-HERKESE BENDEN BİR AYNA !
-MUHALEFET
ALTERNATİF OLAMADI !!! MI ?
__________________________________________________________
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ
|