ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

ÇINAR ARIKAN
Özgeçmiş
Yörük Göçü ve Hakkında
          - Basında Yörük Göçü
          - Eleştiri Yazıları
          - Röportaj
Eserler-Yazılar-Sunular
Resimler ve İletişim

 

YÖRÜK GÖÇÜ KİTABI HAKKINDA


KİTAP ÜZERİNE

 

Yolunuz hiç Mersin ilinin Anamur ilçesine düştü mü bilmem... O güzelim sahilleri, tarih kokan kayaları, Torosların zirvesi yaylaları gördünüz mü bilmem? Ya yürekleri vatan, bayrak, millet sevgisiyle dopdolu olan güler yüzlü insanları... Yediden yetmişe dışarıdan gelen bir misafiri ağırlamak istediklerinde kendileri yemeyen, yediren, kendileri yatmayan yatıran insanları... Çileğini, muzunu, sütünü, yoğurdunu, çökeleğini yediniz mi bilmem?

 

Anamur, Türkiye’mizin en uç noktasında elli bin nüfuslu, Ören, Çarıklar beldesi ve köyleri ile ülkemizin en güzel coğrafyası üzerine kurulmuş ilçelerinden birisi.

 

Benim hayatımda Anamur’un ayrı bir yeri vardır. Çünkü bugünkü akademik kariyerimdeki otuz üç kitaptan ikincisi Taşeli Masalları idi. Yirmi yedi yıl önce Anamur’a halk kültürü ürünlerini derlemeye gittiğimde Bozyazı Anamur’un beldesi idi. İlk derlemeye başladığım yer, o zaman Anamur’un, şimdi Bozyazı’nın Tersekan Yaylası idi. Bu yayladan Mehmet Uysal, Zeynel Kızılkaya’yı hiç unutur muyum? Sonra Akpınar, Kaş, Abanoz, vb. yerleri gezip dolaşmıştım. O yıllarda sözünü ettiğim yaylaların yolu asfalt değildi, yolculuğumuzu da özel arabamızla değil saman yüklü kamyonların üzerinde yapmıştık.
 

Aradan yirmi dört yıl geçtikten sonra bir vesileyle Anamur ilçemizi, beldelerini ve köylerini gezme imkânı buldum. Yollar asfaltlanmış asfaltlanmasına; ama yarınından endişe eden kara yağız delikanlıların sayısı bu yirmi dört yılda çok artmış.

 

Ben Yörüklerin Sarıkeçili boyundanım. Hayatımdaki en büyük arzum mensubu olduğum Yörüklerin kültürünü araştırıp, yayımlamak, görsel belgeleri de arşivlere koymaktı. Geçen her gün ümidimi biraz daha kaybederken günün birinde Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişi Çınar Arıkan Bey aradı. Arıkan Beyle Mersin’de bir kongrede birlikte olmuştuk, bu yazıyı yazdığım sırada da yüz hatlarını çok zor hatırladığımı belirtmek isterim. “Hocam benim Yörük Göçü adlı bir çalışmam var, takdim yazısı yazar mısın?” dedi. Doğrusu işim çoktu, gerçekten çoktu, fakat hemşehrimi, meslektaşımı kırmamam gerektiğini düşünerek; “Konu ile ilgili notları Rampalı Çarşıda Kömen Kitapevi’ne bırak.” dedim. Zarfı açtığımda ben notları beklerken bir kitap buldum: Yörük Göçü/Anamur Hikâyeleri...

 

Kitabı okumaya başladığımda bir de baktım ki kendi çocukluğum anlatılıyor. Bizim Silifke’nin Söbüce’sinden Kırtıl’a göçümüzün aynısını bu kitapta buldum. Bu kitapta o kadar güzel hikâyeler kaleme alınmış ki insan bir solukta okuyuveriyor.

 

Kitapta Yörüklerin hayatından kesitlerin hikâyeleştiril-diğini görüyorsunuz. Hangi Yörüğün hayatında yılan ve yılanla ilgili bir hikâye yok ki? Hangi Yörüğün hayatında sınır kavgası, otlak kavgası yok ki? Hangi Yörüğün hayatında “golastar”la ağaç kesmek yok ki? Hangi Yörüğün hayatında “ardıç ağacı” ve “ardıç kuşu”yla ilgili hikâyeler yok ki. Çünkü ardıç ağacının olduğu yer yayladır. Hangi Yörüğün hayatında Karacaoğlan yok ki? Hangi Yörük kızı ve oğlu yüreğine ateş düştüğünde Karacaoğlan’dan bir türkü söylemez ki? Hangi Yörüğün hayatında ormancı ve tahsildar yok ki? Hangi Yörüğün hayatında yeni icat edilen radyo ve el lambasının hikâyesi yok ki? O Yörükler radyo ve el lambasını kapatabilmek için ne yollara başvurmuşlardır bir bilseniz..
 

Mahkeme için horozun ötümüyle yola çıkan insanların aç susuz çektiği meşakkatleri konu alan hikâyeler desem, tereddüt etmeden Çınar Arıkan Hoca’nın kitabına başvurmalısınız derim. Ya yürekten gelen sızıların zamanla türküleşip “yakım”a dönüşmesi desem yine Çınar Hoca’nın kitabına başvurunuz derim.
Ya Anamur tarihi, Anamur coğrafyası desem? Arıkan Hoca kitabında bu konuları ilmik ilmik işlemiş, bizlere alın okuyun diyor.

 

Ya Anamur Kalesi’nin fethi sırasında keçilerin boynuzuna bağlanan çıralar ve kalenin anahtarlarının teslim edilmesindeki üstün Türk zekâsı... Ya dua üzerine birlikte taş ve kuş olan insanlarımız desem? Yine Çınar Arıkan’ın Yörük Göçü kitabı derim.

 

Yörüklerin Dedem Korkut’u diyebileceğimiz Yörük Koca’yı; yine Deli Karçar’ın kız kardeşi Banu Çiçek’in yerine geçen Yörük kızı Aşşa (Ayşe) desem? Hiç tereddüt etmeden “Yörük Göçü” adlı hikâye kitabını okuyun cümleleri ağzımdan dökülüveriyor.
Başlangıçta Dede Korkut hikâyelerindeki Deli Karçar, Deli Dumrul’la özdeşleşen fakat askerlik sonrasında Yıldırım Bayezit’e benzeyen Kazım’ı anlatan hikâye desem hemen, “Senden Alır Ona Veririz” hikâyesini okumanızı tavsiye ederim.

 

Yörüklerin halk hekimliği, halk baytarlığı yine bu hikâyelerin arasına serpiştirilmiş durumda.

 

Bugün yeni nesil yavaş yavaş öz değerlerini unutuyor, hatta unutması için teşvik ediliyor. Ayakta yiyor, içiyor, uyuyor... Oysa Çınar Arıkan Hoca’nın kitabında Anamur halk mutfağını buluyorsunuz. Keşkek, yahni, bulamaç, tarhana, bulgur pilavı, kavurma, maş çorbası ve daha niceleri...

 

Anamur efsaneleri, türküleri, yakımları, hikâyeleri derken bu eserin en güzel yönlerinden birisi de mahallî kelimeleri içine alan sözlük kısmı. Solku, dibek, tokmak, lök, golastar, piynar, terki, goçmar, tokucak, tuluk, üvendire, vb.
 

Kısacası her geçen gün millî kültürümüzden yapraklar dökülürken, her geçen gün cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.” özdeyişi duvarlarda bir süs olarak yer tutarken, öz kültürünü konu alan hikâyeleri edebî bir dille, tasvir ve karşılıklı soru cevap yöntemiyle anlatan Çınar Arıkan Hoca’yı tebrik ediyorum.

 

Arıkan Hoca’yı daha önceleri dergi sayfalarından tanıyorduk, artık onun kitaplarını okuyacağız, o hâlde Arıkan Hoca’dan yeni kitapları da beklemeye devam edeceğiz.
 

02 Mayıs 2006/ Konya

Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN

 

NEDEN YÖRÜK GÖÇÜ?
 

Folklor bilindiği gibi bir bölgede yaşayan halkın; yaşama biçimi, gelenek, görenek, töre, zevkleri, neşesi, kederi, kısaca mazisini kendi arkasından gelen nesle aktardığı ve atiye ulaşmasını sağladığı halk bilimidir.

 

Türkülerden, ağıtlardan, manilerden, halk masallarından, tekerleme, atasözü, yöre oyunları, çalgılarından tutunda; insan-ların giydiği giyeceklerden, yaptığı el sanatlarından ve halk ilaçlarından, büyüklere ve küçüklere davranışlara, misafir ağırlamaya, sanat anlayışına, evlerin düzenlenmesine kadar her şey folklorun içinde yer alır. Kısa tarifi ile folklor; halk bilimi demektir.

 

Anamur yöresi insanları, soy olarak Anamur’a gelen Oğuzların Üç Oklar Boyunun Denizhan koluna dayanır. Bunlar Gülnar üzerinden gelerek yerleşmişlerdir.

 

Anamur, Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından görevlendirilen komutan Mübarezeddin Ertokuş Bey ve manevi önderlerden Şıh Ömer tarafından 1228 yılında fethedilmiş olan bir Türk ve Türkmen yurdu olarak bugünlere gelmiştir.

 

Anamur folkloru çok zengin olmasına rağmen bir kaç meraklının dışında pek fazla araştırılmamıştır. Bu konuda çalışma yapan çok az kişi vardır. Köklü araştırma yapmak isteyenlere sayısız kaynaklar, folklor ürünleri hazır beklemektedir. Ancak zaman geçtikçe bu folklor değerlerimizi bilen insanların sayısının da azalmakta olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir.

 

Bölgede neşeli günlerde, düğünlerde, bayramlarda, oyunlar oynanır. Anamur yöresi oyunları, canlıdır, kıvraktır, neşelidir. Oyunlarda figürler, davranışlar, giyilen kıyafetler, ezgiler bölgede yaşanan Yörük kültürüne uygundur. Yapmacıklık yoktur. Doğallık ve tabilik vardır. Oyunlar halka biçiminde, karşılıklı veya serbest oynanır. Halk oyunları yalnız oynandığı gibi, kadınlı, erkekli yahut kadın grubu, erkek grubu olarak, zeybek oyunları ise; sadece erkekler tarafından oynanır. Oyunların birçoğunda elde kaşık bulunur. Tahta kaşıklar oyunun ahengine göre vurularak müziğe ritim tutulur. İlçenin gençleri kaşık oyunları dalında Türkiye çapında yapılan yarışmalarda birçok kere birincilik kazanmışlardır.

 

Oyunlarda sarp dağ yamaçlarındaki insan ve hayvanların ürkek, atılgan, ani davranış ve sıçrayışları taklit edilir. Bu kitapta yer alan Gök Karga ve Anamur Yolları hikâyeleri bunlara örnek teşkil eder. Yöre oyunlarına bir kaç örnek vermek gerekirse; Anamur Yolları, Danışman, Sarı Kız, İrfani, Gökkarga Zeybeği, Sandum Sundum, Hamçökelek (Gerali), Gökçukur, Çeşidim, Güzeller Güzeli, Koyun Okşaması ve Mengi’yi bir çırpıda sayabilirim.

 

Yöre çalgıları mazinin mirası olarak kabak kemani, koca kaval ve davuldur. Bugün; kabak kemaninin yerini keman; koca kavalın yerini klarnet almıştır. Anamur yöresi oyunlarında davul, klarnet ve keman kullanılmaktadır.

 

Bölge insanında görülen; büyüklerin yanında sigara içmeme, ayak ayaküstüne atmama, mertlik, sözünde durma, sözünde durmayanın cezalandırılması hep Türk gelenek, görenek ve töresinin bir sonucudur.

 

Toroslar’ın şifalı otları sayesinde bölge insanı dertlerine çare bulmuş, bu otlardan, çiçek ve kabuklardan ilaç yapabilen birçok halk hekimi ortaya çıkmıştır.
 

Kilimcilik konusunda Anamur çok gelişmiştir. Bütün köylerde ala kilim dokunmakla beraber özellikle Akine, Bahşiş (Karalar, Güney, Gerce), Orhana (Güleç) köylerinde çok güzel kilimler dokunmaktadır. Diğer köylerimizde de ıstarlarda, çulfallıklarda kilimin yanı sıra değişik dokumalar yapılmaya devam edilmektedir. Ayrıca çulfallıklarda eski bezler, yün ve orlondan battaniye türü çapıt ve yolluk denilen yer örtüleri dokunur. Çok eskilerde bu tezgâhlarda şayak, alacalar yün ve ipek kumaşlar dokunmaktaymış. Anamur yöresinde el sanatlarından tülbent, boncuk örücülüğü, dantel, yün el örgücülüğü (Kazak, Ceket, vs.) çok yaygın olarak yapılmaktadır.

 

Elimde bulunan dokümanların hikâyelere, şiirlere, yakımlara dönüşmüş halini sizlerle bu kitap yolu ile paylaşmak-tayım. Temennim; Anamur folklorunun araştırılmasını, çok sayıda insanın üzerine alması ve ürünlerin zihinlerden silinip git-meden gün ışığına çıkarılmasıdır.

 

Kışın Anamur sahillerini kışlak olarak kullanan Yörükler, yaz gelince Toros Dağlarının karlı zirvelerine göç ederler. Kaş, Saren, Abanuz, Halkalı, Kervan Alanı, Akpınar, Adamdaş, Türke, Özlügöl, Barem, Elbalak, Barçın, Kışla, Evcialanı, Koyuncualanı, Kaysan, Kozağac, Çoğoluk, Tersekan, Ardıç, Çamalanı, Çamurlu, Kaş Pazarı yaylaları Yörüklerin gelişi ile canlanır. Dağın taşın, ağacın, toprağın yüzü güler.
Baharla birlikte koyunlar, kuzular, büyük baş hayvanlar, keçiler, tekeler, oğlaklar öne katılır, ala kilim atılmış ve yükletil-miş develerle yaylalara gidilir. Hayvanların bir kısmı yaylalarda inlerde yatar, ağıllarda barınır. Bakımları ise başka bir âlemdir.

 

Hayvanlara en vurma biçimleri ise; oba adlarına ve yöre-lere göre değişir. Oğuzların Anadolu'ya gelip, bu toprakları Türklüğe ebedi yurt yapmalarından bu yana; töre, gelenek ve görenekleri, kıyafetleri, yapı, davranış, hürmet, saygı, misafirperverlik-leriyle, şehrin o çılgın yaşantılarını hiç umursamayan Yörüklerin hayatı; binlerce yıldır süre gelmektedir.
 

Bu insanlar Torosların gerçek sahipleridir. Bu insanlar için yayla; yaşlı olanlarına sağlık, genç olanları için de sevda demektir. Bu insanlar, Taşeli'nin ladin, katran, kekik, sümbül kokan yaylalarında, karlı dağ yamaçlarına, beyaz bulutlara eşlik ederek mutlu bir hayat sürerler.

 

Anamur’da hikâyeler ve türküler yüzyıllardır süren yayla göçleri sırasında ortaya çıkmıştır. Bu yüzden kitabımızın ismini YÖRÜK GÖÇÜ olarak koyduk.

 

Yörük Göçü; gerçek, arı, duru, temiz, folklorik, kültürümüzü anlatan bizim hikâyelerimizdir.

 

Bizi diri tutan, birbirimize bağlayan ortak değerlerimiz, dilimiz, inancımızdır.Ömrünün büyük bir bölümü yaylarda geçen, Taşeli Yaylaları’nın her yerini görmüş bir insan olarak, bu hayatı ve yaşananları kitabımda sizlerle paylaşmak istedim.

 

Milletimizi millet yapan kültürel değerlerimizi gün ışığına çıkarıp ve bu değerleri yaşattığımız sürece, Türk Milleti’ni çağlar üzerinden sıçratarak yepyeni ufuklara taşımak daha kolay olacaktır. O zaman önümüzdeki yıllar Türk Milletinin olacak ve hiç kimse bu necip milletin bileğini bükemeyecektir.

 

Bu eserle yöre kültürüne bir nebze katkıda bulunabilirsem kendimi huzurlu hissedeceğim.

 

Sizleri Yörük Göçü ile başbaşa bırakıyorum.

 

Saygılarımla.

03 Mayıs 2006/Konya

Çınar ARIKAN
 

   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]