ANAMURİUM’DAN
ANAMUR’A
Anamur adını;
ANEMURİUM antik kentinden almıştır.
Latince olan ANEMURİUM kelimesini
açıklarsak, Anem: Burun,
Ourium: Rüzgâr
anlamına gelir ve yaz sıcağında bile
rüzgârın hiç kesilmediği bu kente
“Rüzgârlı Burun” denilir.
Rüzgârlı burun. Coğrafya atlaslarında yer
alan Anamur burnu. Anamur ilçe
merkezinin 7 km. güneybatısında yer alan
Türkiye’nin güneyinin en uç noktası. 36
derce 03 dakika kuzey enlemi ilçe
yakınlarındadır. Anamur burnu 1. zamanda
kireçli kayaçlarla meydana gelen, kaya
döküntülü Akdeniz’e uzanan bir
çıkıntıdır. ANEMURİUM Kargagedik dağının
güney ve doğu yamacının denizle
birleştiği yere kurulmuş antik kent.
Anamur’dan Antalya yoluna batı
istikametine devam ederken karayolunun
7.kilometresinden denize doğru dağın
dibinden asfalt yoldan giderseniz antik
kent o muhteşem yapıları ile sizi
karşılar.
Tarihin geçmiş antik çağlarına uzanan bu
kentte Luviler, Arzavalar, Klikyalılar,
Kueler, Selefkozlar, Kızuvatnalılar,
Hititler, Asurlular, Persler, Romalılar,
Bizanslılar ve Araplar uzun süre
egemenliklerini sürdürmüşlerdir.
En uzun
egemenlik ise Türklere aittir.
ANEMURİUM M.Ö. 8. yüzyılda Asurluların
egemenliğine girdi. 6. yüzyılda
Anadoluya giren Persler de bu bölgede
denetim sağladı.
Anamur, Milattan önce 333 yılında Büyük
İskender'in doğuya yaptığı sefer
sırasında hâkimiyet altına alınarak
Makedon Krallığına bağlanmıştır. Bu
dönemde ANEMURİUM adıyla anılan kentin
çevresinde yer alan kale surları,
çeşitli hâkimiyetlerce onarımlar
yapılarak günümüze ulaştı. Kentin
çevresi kale görünümünü alan iç içe iki
dizi surla çevrilmişti.. O dönemde
Soloi'den Aspendos'a uzanan kıyı yolu
ANEMURİUM'dan geçmekteydi. Büyük
İskender'in M.Ö. 323'te ölümünden sonra
kurulan devletlerden Selefkoz'ların
eline geçen yerleşim merkezi Milattan
önce I. yüzyılda Roma egemenliğine
girdi. Roma İmparatoru Caligula doğu
Akdeniz kıyısındaki kimi kıyı
kentleriyle birlikte Anemurium'u da
Kommagene krallığına verdi.
Kentin tarihindeki bu dönemden sonra
kentin adı "ANEMURİUM" olarak ortaya
çıkmaktadır.ANAMURİUM Hitit döneminden
önce Kizuvatna krallığının etkisi
altındaydı. Kizuvatna krallığı zaman
zaman Hititlere bağlı kalmıştır.
Bazı araştırmacılara
ve ileri sürülen görüşlere göre Hitit
kralı 4. Tuthalia M.Ö. 12.Yüzyılda kenti
kendisine sığınan Mattuvata isimli
kişiye armağan etmiştir. Tuthalia’dan
önce kent Asurluların hâkimiyetindeymiş.
Kentin sahibi olan Mattuvata, Hitilerin
zayıflamasından yararlanarak Afyon'a
kadar uzanan bir prenslik kurmuş ve
ANEMURİUM bu prensliğin başkenti
olmuştur. Bir müddet sonra kent
Finikelilerin eline geçmiş, İsairia,
Selefkozlar, Romalılar ve Bizanslıların
egemenliği ile devam etmiştir. Kentin en
eski sahiplerinin ise Finikeliler olduğu
bugün için bilinmektedir. İsa’nın
doğumundan önce 1. yüzyılda Roma’nın
hâkimiyetinde bulunan şehir, Kıbrıs
adasına yakın oluşundan bir ara istasyon
konumunda olan ve ticaretin gelişmesinde
önemli rol üstlenen Anemurium, aynı
dönemde kara yoluyla, Toros dağlarındaki
en önemli Roma kentlerinden biri olan
Germanikopolis ile bağlantılarını
sürdürmüştür. Bölgedeki doğal
kaynakların ihraç edildiği önemli bir
ticaret liman kenti olmuştur. Daha sonra
ise Bizans egemenliğine giren Anamur,
Bizanslılar tarafından yıllar içinde
yeniden imar edilmiştir.
Roma İmparatoru Calicula tarafından tüm
Kilikya kıyıları Komegene kralı
Antiochos'a (M.S. 38-72, bazı
kaynaklarda M.S. 37-41) verilmiştir.
Kral Antiochos kenti idaresinde
tutmuştur. (Bu prensliğin sınırları
Ayaş'tan Konya'ya kadar uzanır).Milattan
sonra 1. yüzyılda kentin çevresine
korunma amaçlı kalenin ilk surlarının bu
dönemde yapıldığı ortaya çıkmıştır. Kral
Titus'tan Valerius'a kadar süren döneme
ait sikkeler antik kentte yapılan
kazılar sonucunda ortaya konulmuştur.
Roma İmparatorluğunun iki imparatorluk
halinde ikiye bölünmesiyle Anamur ve
yöresi Bizans İmparatorluğuna geçti.
(M.S. 395)
ANEMURİUM antik şehri zamana meydan
okuyan, hala ayakta duran kalıntıları
ile Anadolu’muzun güneyindeki en uç
noktası olan Anamur burnunda Kargagedik
dağının doğuya bakan yamaçlarında, sanki
yaşayan bir yerleşim merkeziymişçesine
yer alır. Yapılan kazılarda bir takım
sikke ve eşyalara ulaşılmış olmasına
karşı, bu şehrin ne zaman kurulduğu ile
ilgili net bir bilgiye ulaşılamamıştır.
ANEMURİUM kent adı o devire ait bir
liman listesinde geçtiği için şehrin
Milattan önce 4. Yüzyılda var olduğunu
söylemek mümkün olmaktadır.
ANEMURİUM
Milattan Sonra 260'da Sasaniler
tarafından ele geçirilmiş, 4. ve 5.
yüzyıllarda Toroslardan ve Akdenizden
gelen korsanların saldırıları sonucu
kent sık sık tahribata uğramıştır.
650 yılında Arap akınlarına uğrayan kent
bu tarihten sonra terk edilir. İslam
ordusu ise ilk defa kente halife Hz.
Ömer zamanında gelmiş ve kentin fethini
gerçekleştirmiştir. Bizans döneminde
Anadolu’ya yönelen Arap akınları Abbasi
halifelerinden Mansur zamanında başladı.
(M.S. 8. y.y.) Bu tarihten sonra
Anadolunun güneyindeki birçok yöre gibi
Anamur da Arap devletleri ve Bizans
imparatorluğu arasında bir kaç kez el
değiştirdi.
Türkler ise kente 11. ve 12. asırlarda
gelmiştir. 12. yüzyılda kent Türk
egemenliğine geçmiştir.
Anamur'a gelen ilk Türk boylarının Orta
Asya üzerinden İç Anadolu Bölgesi'ne,
daha sonra da Gülnar ilçesi üzerinden
Anamur'a geldikleri araştırmalarla
ortaya çıkmıştır. Gelinen yollar ve
yerleşim alanlarının adı Taşeli
bölgesidir.
Taşeli yaylaları(Bölgesi) Mut, Silifke,
Anamur ve Ermenek arasında bütün Akdeniz
sahil şeridini, kuşbakışı bir şekilde
yukardan seyreder ve Toroslar üzerinde
boylu boyunca uzanır. Taşeli bölgesinin
doğusu Silifke, kuzeyi Mut, batısı
Ermenek, Güney ucu ise Anamur ilçeleri
ile çevrilmiştir. Bu dörtgenin
içerisinde Taşeli yaylaları yer alır.
Bugün için bu yaylalarda Yörükler
yaşamaktadır.
Günümüzde Anamur’da ve Taşeli yaylalarında
yaşayan töre, gelenek ve görenekleri,
Türkmen kıyafetleri, yapı, davranış,
hürmet, saygı, misafirperverlikleriyle,
şehrin o çılgın yaşantılarını hiç
umursamayışları ile Yörükler, insanı
başka diyarlara alıp götürürler.
Bu insanlar Torosların gerçek
sahipleridir. Ve bu bölgeye 1200’lü
yıllardan beri yerleşmiş ve kendilerine
bu toprakları yurt yapmışlardır. Burada
insanlar; Taşeli'nin ladin, katran,
kekik, sümbül kokan yaylalarında, karlı
dağ yamaçlarına, beyaz bulutlara eşlik
ederek mutlu bir hayat sürerler.
Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat'ın,
Ertokus Bey'i Akdeniz kıyısındaki
şehirleri alıp Selçukluya bağlaması için
görevlendirmesi ile
Anamur Kalesi 1228'de fet edilmiştir.
Kalenin alınması ve
yeniden mamur hale getirilmesi ile
birlikte kıyı şeridi, 1228'den itibaren
Selçukluların hâkimiyetinde kalmıştır.
Selçuklu Türkleri Anamur
kalesini(Mamure) ele geçirdikten sonra
yöre Türk egemenliğine girmiştir. Kıyı
şeridinde yaşayan halk da Selçuklu
güvenliğinde yaşamaları karşılığı olarak
vergiye bağlanmıştır. Selçuklunun güç
kaybettiği dönemde ise kent
Karamanoğullarının yönetimine girmiştir.
Anamur’a yerleşen Türkler Oğuzların YIVA
boyundandır.
II. Beyazit döneminde İç-il
deki en büyük boylardan birisi de YIVA
boyu idi. İç-il Yivaları Büyük Yiva ve
Küçük Yiva olmak üzere iki kola ayrılır.
Bu dönemde Yıva boyuna mensup kırk kadar
köyün mevcut olduğu kayıtlarda yer alır.
Selçuklulardan sonra ANEMURİUM uzun süre
Anadolu’da kurulan beyliklerden bir olan
Karamanoğulları beyliğinin elinde
kalmıştır. Karamanoğulları beyliği
Kocaçay (Dragonda) çayı üzerinde,
yaylaları ve Karamanoğlu kenti Ermenek’i
Anamur'a bağlayan yol üzerindeki
Alaköprü'yü yaptırmış ve bir rivayete
göre de 1230 yıllarında sahile doğru
ilerleyerek Anemurium antik kentini ele
geçirmiştir.
Anamur, Karamanoğulları beyliğinden
sonra 15. yüzyılın ikinci yarısında
Osmanlı İmparatorluğunun idaresine
geçmiştir.
1804 Yılına kadar beyliklerle idare edilen
Anamur Osmanlı idaresinde bu tarihlerde
vilayetlerin kurulması ile Mut,
Glindire(Aydıncık) ve Ermenek’ten
meydana gelen sancağa dâhil edildi. Bu
sancağın bağlı olduğu merkezi Konya
olmakla birlikte, sancak idare merkezi
Ermenek(Elmanak) idi. 1811 yılında
sancak Konya’dan alınarak merkezi
Silifke olan sancağa bağlanmıştır.
Selçuklulardan sonra Karamanoğulları'nın
eline geçen
Anamur 1859 yılında Osmanlı
idare teşkilâtında müdürlüktü. Zaman
zaman kaza merkezi olmuşsa da 1869
yılında kesin olarak ilçe ve kaymakamlık
olmuştur. 1869 yılındaki süreç öncesinde
Konya sancağına bağlı iken kayıt, tapu
ve diğer bazı idari işler Ermenek’te
yapılmıştır.1869 yılında Kaymakamlık
olduğunda merkezi, bugünkü Nasrettin
(Ören beldesinin mahallesi) köyünde idi.
Ancak zamanın beyleri idarenin kendi
işlerine karışmaması için Kaymakamlık
merkezini şimdiki Çorak denilen yere
taşıttırmışlardır. Çorak'ta o zaman
Rumlar yaşamakta idi. Ancak Rumların
buraları terketmeleri üzerine onlardan
kalan bir kilise yıkılarak, hükümet
binası inşa edilmiş ve artık Anamur
buraya kurulmuştur. Bu bina uzun süre
hükümet binası olarak hizmet vermiş,
daha sonra da Anadolu Lisesine, Mersin
Üniversitesi Meslek Yüksek Okuluna
verilmiştir. Hükümet binası Yeşilyurt
Mahallesindeki modern binasına
taşınmıştır. Eski tarihlerde idare
merkezinin Mamure Kalesi yakınlarına
taşınması için yapılan girişimler
sonuçsuz kalmıştır. Anamur halkının
yaşlı kişileri eskileri anarken hâla
ilçe merkezinden konu açılınca kentin
adını “Çorak(verimsiz yer-tarla)”
diyerek sözlerinde belirtirler.
Anamur bugün için Mersin ilinin en
batısında yer alan Karaman ve Antalya
illeri ile komşu olan merkez nüfusu
49.948 köyleri ile birlikte nüfusu
83.864 olan, modern bir deniz kıyısı
şehri olarak gelişmesini sürdürmektedir.
|