|
"ÇETKODER GENEL
BAŞKANI YAZIYOR"
Kaset
olayı ve bir sahipsiz mağdur (!)
Doğruyu
söylemek gerekse, şaşkınım.
Bu şaşkınlığımı halen üzerimden atamadım.
Olay patlak verdiği günden bu yana, araştırıyorum, inceliyorum,
görüntünün yayınlandığı yerlere bakıyorum,
yazılanlara, çizilenlere ve tartışmalara
bakıyorum. Herkes her şeyi
konuşuyor. Ama hep işin siyasi
tarafındalar. Politik gelecek, Türkiye de
ki siyasi arena, siyaset de ne olacak
falan filan…
Oysa, burada Edep, Haya, Namus, Gurur, Onur, Şeref, Haysiyet,
Ahlak, İffet ayaklar altına alınmış,
resmen çiğneniyor, linç var. Bu tarafını
hiç konuşan, tartışan, irdeleyen yok.
12.05.2010
www.anamurunsesi.com
yazdı.
____________________________________________________________________________
Kaset
olayı ve bir sahipsiz mağdur (!)
Doğruyu söylemek gerekse, şaşkınım.
Bu şaşkınlığımı halen üzerimden atamadım.
Olay patlak verdiği günden bu yana, araştırıyorum, inceliyorum,
görüntünün yayınlandığı yerlere bakıyorum,
yazılanlara, çizilenlere ve tartışmalara
bakıyorum. Herkes her şeyi
konuşuyor. Ama hep işin siyasi
tarafındalar. Politik gelecek, Türkiye de
ki siyasi arena, siyaset de ne olacak
falan filan…
Oysa, burada Edep, Haya, Namus, Gurur, Onur, Şeref, Haysiyet,
Ahlak, İffet ayaklar altına alınmış,
resmen çiğneniyor, linç var. Bu tarafını
hiç konuşan, tartışan, irdeleyen yok.
İşin bir başka tarafı…
Her dakika ve saniye tüm basında ve internet partallarında
Baykal haberleri…
Baykal ile ilgili ne oldu, ne bitti, ne yapıyor, ne yapacak,
nasıl, nerede, gündeme taşınıyor da
taşınıyor.
Bu olay, başından sonuna kadar çok çirkin ve edep dışı…
Ne oldu ne bitti, orasında değilim.
Ben sadece Baykal’ın böyle kendini rezil edecek bir işi
yapmayacağına eminim.
Yakışıksız, çirkin, ahlak dışı bir olay olarak bu olayı
unutmak istiyorum.
Ben habercilere yâda bu konuyu işleyen basın mensuplarına
yorum getirmeyeceğim. O iş çok uzun çünkü.
Benim bugün burada ele alacağım konu farklı.
İşin hep Baykal tarafı irdeleniyor ve birileri gidiyor
kapısının önünde yatıp, kalkıyor, ağlıyor,
sızlıyor ve açlık grevine giriyor.
Tamam.
Lider sevgisi, sadakat, bağlılık…
Anladık..
Biraz da abartı var tabi. Gelecek kaygısı, ben ne olacam
şimdi düşüncesi falan filan.
Siyaset bu kadar ucuz ve basit hesaplar yapılarak
sergilendiği için ülke bu halde.
Baykal, elbette ki, CHP lilerin vefa göstermesi gerektiği bir
insan.
Ama Her CHP’li nin bir görevi ve vicdani sorumluluğu daha
var. Olmalı. Partilisine, partisine hizmet
edene, partisinde çalışana, partisinde
yıllarını vermiş insanlara da aynı vefa
gösterilmeli.
Yani?
Yanisi şu..
Şu anda CHP’de herkes Baykal ile yatıp, Baykal ile kalkıyor
ve tüm sevgi, vefa, insani davranışlar
partililerince Baykal’a sergileniyor.
Elbette kötü günde, acılı günde, bir arada
olmak ve bunu paylaşmak insani bir
meziyettir.
Ama Partinizin Milletvekili Nesrin Baytok’un hiç mi bu
sevgiye, vefaya, ilgiye, insani
davranışlara ihtiyacı yok?
Kaldı ki bir ömrü CHP için akıp gitmiş.
20 senemi verdim diyor.
Particilik ise, bu hizmetlere de vefa duymak lazım.
İnsanlık ise, o da bir insan.
Kaldı ki, bir kadın, bir hanım..
Çok ayıp oluyor.
İçime sindiremedim doğrusu.
Ağzı olan konuşuyor.
Elin ağzı torba değil ki büzesin be bilader…
Bırak konuşsun.
Senin ne konuştuğun önemli…
Senin ne yaptığın önemli…
Dün Baykal ile yakın olabilmek için, Baytok’a şirinlik
yapanlar, kıvırtanlar, potturanlar, gerdan
kırıp gezenler, saçını bıyığını boyayıp
estetik yaptıran erkek geçinenler…
Onların dışında Kadınlar… Partili kadınlar, partisiz
kadınlar…
Özgürlükçüsü, insan hakçısı, mağdurcusu, kadın hakları
savunucuları, kadınları siyaset de görmek
isteyenler, kadın erkek fırsat eşitliği
diyenler, 60–70 yaşına gelmiş botoks
yaptırıp, gerdan aldırıp siyasete atılan
kadınlar, neredesiniz siz?
Niye yoksunuz Nesrin’in yanında?
Siz Nesrin’in bunu yaptığına inanıyor musunuz?
Ben inanmıyorum.
Görüntüler doğrudur, değildir tartışmıyorum.
Ama işin içinde kirli bir komplo olduğuna, büyük bir tezgah
olduğuna, ayrı ayrı görüntüler olduğuna ve
bu görüntülerin bilinçli olarak
birleştirildiğine, ülkemizde farklı bir
şeyler yapılmaya çalışıldığına inanıyorum.
Neyse…
Bu konuda ahkâm kesenler var.
Fikir üreten, toplum mühendisliği yapanlar, siyaseti, devlet
idaresini, geleceği yorumlayanlar
yetirince var.
Ben işin orasında değilim.
Ben Dün işlerimin yoğunluğundan, kafamı bir türlü
kaldıramadığım için, bu yazıyı bu gün
yazmak zorunda kaldığım için, özür
diliyorum.
Başta Nesrin Baytok hanım dan.
Sonra Balçiçek Pamir’den..
Nesrin’i anladık ta, Balçiçek’ten niye diyeceksiniz?
Dün bu konuyu bir tek saygı duyup gerçekten çok sevdiğim
Balçiçek Pamir işlemişti. Yolda giderken
yazısını okudum. Helal sana Balçiçek
dedim. O pak anlından öperim.
Nesrin’e dönmek istiyorum.
Yazık değil mi bu kadına?
Onun ailesi, kişiliği, insanlığı, etrafı, şöhreti, haysiyeti,
namusu, onun duyguları, onun çevresi, onun
yaşamı yok mu? O bizden biri değil mi?
Yani İnsan değil mi? Ayıp değil mi ya? Bir
Allah’ın kulu yanında yok. Bu kadar
ahlaksız, ilkesiz, seviyesiz siyaset ve
particilik olur mu? Bırakın siyaseti,
particiliği, bu nasıl insanlık?
Ortada sahipsiz bir mağdur var.
Herkes Baykal’ın yanında…
Yağcılıkta, yavşaklıkta, sınır tanımıyoruz.
Elbette Baykal’ın yanında olacaksınız, olmalısınız.
Ama ya Nesrin?
Onun hiç mi emeği, çabası, hizmeti yok?
Onun hiç mi vefa gösterilecek yanı yok?
Ayıp ya.
Bu kadar olmaz.
İşte ülkemizdeki siyasi partiler yasasının antidemokratik
olduğunu, lider eğemen politikalar
ürettiğini, lider sultası yarattığını, bir
türlü demokratik hale getirilmediğini
söylerken, yazarken, eyleme dönüştürürken
bunun içindi.
Bakın herkes Genel Başkanlarının yanında.
Ama Nesrin’in yanında kimse yok.
Yazık.
Çirkin.
Ayıp!
Bunun savunulacak hiçbir yanı yok.
Nesrin’in telefonu olsa günde iki kez ararım.
Bir sabah bir akşam…
Onun şu anda herkesten fazla aranmaya, destek olunmaya, moral
bulmaya ihtiyacı var.
Neticede insan.
Ve Kadın.
Nerede bu kadınlar?
Nesrin’e günah değil mi?
Dün Balçiçek Pamir yazısına şöyle başlık atmıştı :” Erkek’in
şanı yürür, kadının dünyası kararır”
Evet, çok doğru…
Tüm kadınlardan, kadın örgütlerinden, insan hakları
savunucularından, mağdur edebiyatı
yapanlardan, mazlum edebiyatı yapanlardan
Nesrin’e neden sessiz kaldıklarını merak
ediyorum.
Birde diyorsunuz ki, kadın siyasette olmalı, kadın siyasete
girmeli, kendini göstermeli, her alanda
olmalı…
Nasıl olacak bu?
Bak başına olumsuz bir iş geldi, getirildi.
Doğru, eğri, bırakın bunu da sahip çıkın hemcinsinize.
Bu kibir, bu kokoşluk niye?
Siz bu kafa ile nereye varacaksınız?
İşin siyasetini bir kenara koyun, hangi siyasi çatıda
olursanız olun, KADIN yönü ile
değerlendirin be aveller.
Kadın, kadın…
Kadın adı yok, kadın fırsat eşitliği demek kolay.
Linç olunan, hayatı karartılan bir kadın…
İşin kadın boyutu ile değerlendirin ve kendi cinsinize sahip
çıkın.
Yuh size be!
Bunu yazmak durumunda kaldığım için kusura bakmayın.
Ama biz erkekler nedense işin bu tarafını göremiyoruz.
Ayıp günah ya…
MUSTAFA
GÖKTAŞ
İKTİSATÇI
ÇEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ
(ÇETKODER)
GENEL BAŞKANI
mustafagoktas006@gmail.com
*******************************************
KÖŞE YAZILARIMIZ TOPLAM
DEFA OKUNMUŞTUR...
_________________________________________________________________
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ
|