"ÇETKODER GENEL
BAŞKANI YAZIYOR"
Anladık
üç beş tane çevreciyiz (!)
İstedik ki bu yıl ÇAM AĞACI kesilmesin ve
mümkünse dikilsin.
Hiç üşenmedik, 40 bin çam fidesini
süslettik ve yeni yıl tebriki yerine
bunları dağıttık, yeni yıl kutlu olsun
dedik.
Vay demez olsaydık.
Yahu be bilâder, küfredilmeyen bir yerimiz
kalmadı. Bu nasıl bir iş?
Ne mailler aldım, ne üç beş çevreci
geçinenimiz kaldı, ne başka bir şeyimiz..
02.01.2010
www.anamurunsesi.com
yazdı.
____________________________________________________________________________
Anladık üç beş tane çevreciyiz (!)
İstedik ki bu yıl ÇAM AĞACI kesilmesin ve
mümkünse dikilsin.
Hiç üşenmedik, 40 bin çam fidesini
süslettik ve yeni yıl tebriki yerine
bunları dağıttık, yeni yıl kutlu olsun
dedik.
Vay demez olsaydık.
Yahu be bilâder, küfredilmeyen bir yerimiz
kalmadı. Bu nasıl bir iş?
Ne mailler aldım, ne üç beş çevreci
geçinenimiz kaldı, ne başka bir şeyimiz..
Meğer biz neymişiz de haberimiz yokmuş,
iyi mi?
Boşuna dememişler, el elin aynasıdır diye…
Bak aynalar ne yapıyor Mustafa efendi!...
Önemli değil.
Şükür Allah’a ki, azda olsa başardık.
Dağıttığımız fidelerin yarısı toprakla
buluşsa bu bile bizim için başarıdır.
Değerli
insanlar,
Bir bilge der ki;
"Ormanda bir ağaç kesilirse, Elinizde
üç hikâye var demektir...
Ormanın
ki, ağacın ki ve kesenin ki"
"Yapıcı
olmak eğitim gerektirir…"
Değerli
insanlar,
Yılbaşı gecesi ben hiç üşenmedim,
hazırlattığım çam fidelerini, aracımın
içine yerleştirip, kapı kapı çalıp,
tanıdık bildik ve tanımadık kim varsa
dağıtım yaptım.
Gece saat 24.oo dediğinde yorgunluktan
canım çıkmıştı.
Eve geldim ve yattım.
Bugün o yorgunlukla ancak sabah 10.oo da
kalkabildim.
Hiç âdetim değildir sabah saat 06.30 da
ayağa kalkarım.
Ama bugün öyle olmadı.
Helal-i hoş olsun.
Devletime, vatanıma, insanlarımıza ve
doğaya…
Tabiat ana var olsun.
Var olsun ki, üzerinde mutluluk, huzur,
sağlık, afiyet yeşersin…
Değerli
insanlar,
Bir şeyler yapmak, üretmek, vermek kolay
değildir.
Topluma hizmet etmek çok zor bir iştir.
Bilen bilir.
Bilmeyene ise, laf anlatmak da zordur.
Bizim misyonumuz ise, biliyorsan paylaş,
bilmiyorsan sor’dur…
Ayıp değil, varını veren utanmaz
arkadaşlar.
Bizim gücümüz buna yetti.
Gönül ister di ki, yılbaşı gecesi 10
milyon ağacı toprakla buluşturalım.
Ağaç demek yaşam demek…
Ama bu bir güç meselesi…
Bizim AB ve başka fonlardan aldığımız bir
yardım yok. Biz kendini zengin kabul eden
kesimden de bir şey görmüyoruz ve görmedik
de. Kimsenin kapısını da çalmadık. Kendi
imkânlarımızla bir şeyler yapmaya
çalışıyoruz.
Varsınlar ne konuşurlarsa konuşsunlar.
Herkesin arkasından konuşmayı adet haline
getirmişler zati.
Allah’a havale ederiz.
Değerli
insanlar,
Yılbaşı gecesi bir okurum şu postayı bana
atmış.
Çok hoşuma gitti, sizle paylaşmak istedim.
Bakın ne diyor?
“Hayatınız seçtiğiniz kadındır...
"..
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,
bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz,
artar. Hayat kat kattır. Babil'in Asma
Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir
ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar
götürür. Ve bugün durduğunuz teras,
seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat
yanınızdaki kadının terası, manzarası ve
hayatıdır... Hayatınız seçtiğiniz
kadındır...”
* * *
Kadın hakları, kadın kotası gibi laflar
edenler bu satırları lütfen okusunlar.
İkinci bir posta ise şöyle;
Söylediklerinize dikkat edin;
Düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...
(Mahatma
Ghandi)
Ellerinize kaleminize sağlık Ayşegül
Hanım.
* * *
Bu günün bana
göre en anlamlı hediyesi ise yine değerli
bir hanımefendi annemizden geldi. Bakın ne
göndermiş?
“Bir annenin annece terbiyesi”
Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın,
akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve yeni
gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek
yapıyordu.
Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da
davetliydi. Beklenen misafirler gelip
sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir
durumla karşılaştılar. Yaşlı kadının o
gece yaptığı yemekler değme oburların bile
iştahını kapatacak kadar berbattı.
Tatlılar un kokuyordu, patatesler
yanmıştı, köfteler ise neredeyse hiç
pişmemişti. Oğlu, yeni gelini ve aile
dostu, kadıncağıza durumu fark ettirmemek
için ellerinden geleni yaptılarsa da,
yemek sırasında pek iştahlı göründükleri
söylenemezdi.
Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift
annelerinin ellerini öperek evlerine
gittiler. Aile dostları ise biraz daha
kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. Oğlu
ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına:
‘Senin harika bir aşçı olduğunu adım
gibi biliyorum. Bana söyler misin, bu
geceki yemekler neden o kadar kötüydü?
Bence ya hastasın ya da bir sorunun var’
dedi.
Yaşlı kadın gülümseyerek cevap verdi:
"Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım.
Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir
annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının
kalbini kıramayacak.
‘Seni diğerlerinden farksız yapmaya'
bütün gücüyle çalışan bir dünyada kendin
olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını
vermek demektir. Bu savaş başladı mı,
artık hiç bitmez"
*
* *
İşte bu kadar…
Benim Doğusu, Batısı, Güneyi, Kuzeyi ile
bir bütün olan ve adına ANADOLU dediğimiz
canım ülkemde yaşayan tüm analar, sizleri
çok seviyorum.
Renginiz, diliniz, dininiz, ırkınız ne
olursa olsun.
Hepinizin elini öptüm başıma koydum.
Kalın sağlıcakla.
MUSTAFA
GÖKTAŞ
İKTİSATÇI
ÇEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ
(ÇETKODER)
GENEL BAŞKANI
mustafagoktas006@gmail.com
*******************************************
______________________________________________________________
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ
|