ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 

  ATASI’NDAN GENÇLİĞE

    BOP Ortadoğu’yu ve tabiî ki Orta Doğu’nun bir parçası olan Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme ve parçalama projesidir. Bu durum bütün dünyanın aşikârıdır. Ancak, ne acıdır ki, parçalanmak istenen ülkenin başbakanı bu bölünmenin taşeronluğuna soyunmakla iftihar edebilmektedir. Şair, ”O yerde insafın nâmı yok mu?” diyordu. Biz de diyoruz ki, artık “Yüce Dîvan”lar tarih mi oldu?

    Tekrar Ata’ya ve gençliğe hitabına dönelim; bugün “Millet fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş”tür. Zamlar halâ hız kesmemiş, milleti canından bezdirmiş; kriz, bizi “teğet geçmek” bir yana ciğerimizi, kalbimizi delip geçmiştir.

___________________________________________________________________________

    ATASI’NDAN GENÇLİĞE

    Millî mücadele kazanılmış,ülkede birlik beraberlik ihdas edilmiş, cumhuriyet ilân edilmiş ve yeni Türk devletinin adı Türkiye Cumhuriyeti olmuştu. Ama, yeni Türk devletinin ve cumhuriyetin de korunması ve yaşatılması gerekmekteydi. Bu mesuliyetin, ezelden gelen Türk varlığının, vatan ve millet ekseninde, ebede taşınması vazifesinin birilerine verilmesi mecburiyeti vardı.

    Bu vazifenin, bağımsızlık mücadelesinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin baş mimarı M. Kemal Atatürk tarafından “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” hitabı ile, bu büyük vazife ve mesuliyetin altından kolaylıkla kalkabileceğine inandığı Türk gençliğine verildiğini görüyoruz.

    Millet olarak,varlığımızın ve istikbalimizin temininin istiklâl ve cumhuriyetin korunması şartına bağlı olduğu ifade edilirken, bu değerler birer hazine kıymetiyle ölçülmüştür. Bu hazinenin sahibi gençliktir. Ancak, Büyük Atatürk, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Türk milletini ve Türk gençliğini bu hazineden mahrum etmek isteyecek “dahilî ve haricî bedhahların” olacağı ikazını yaparak, Türk gençliğine dikkatli ve uyanık olması gerektiğini hatırlatmıştır.

    Ne var ki, geride kalan seksen küsur yıl içinde, gençliğimiz Atası’nı anlamakta acze düştü; söz konusu dahilî ve haricî bedhahlar hiç boş durmadılar.Dışarıdakiler içerdekilerin yardım ve yataklıkları ölçüsünce, cumhuriyeti yıkma, Türk milletini ortadan kaldırma faaliyetlerini eksik etmediler. Ama, Sadrazam Keçecizâde Fuat Paşa’nın Fransa başvekili Compte de Montauban de Politan’a “Üç yüz yıl siz dışarıdan biz içeriden yıkmaya çalıştığımız halde bir türlü yerinden sarsamadık.” dediği Osmanlı devleti gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni de yıkamadılar.

    Yıkamadılar ama,yıkma niyetlerinden de hiçbir zaman vazgeçmediler. Bugün de dışarıdaki düşmanla içerideki hain el ele, kol koladır. Türk milletini, ülkesini ve cumhuriyeti ortadan kaldırma yolunda ortak hareket etmektedirler. Etnik çalımlarla bir millet ve bir ülke haritadan silinmek istenmektedir. “Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde”dirler. “Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhîd etmiş”lerdir.

    Atatürk’ün cansiperâne mücadelesi ve yüz binlerin, milyonların kanı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı “Biz Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyız.” diyerek, düşmanla emellerinin ortak olduğunu gayet net bir şekilde ortaya koymuştur.

    Çünkü, BOP Ortadoğu’yu ve tabiî ki Orta Doğu’nun bir parçası olan Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme ve parçalama projesidir. Bu durum bütün dünyanın aşikârıdır. Ancak, ne acıdır ki, parçalanmak istenen ülkenin başbakanı bu bölünmenin taşeronluğuna soyunmakla iftihar edebilmektedir. Şair, ”O yerde insafın nâmı yok mu?” diyordu. Biz de diyoruz ki, artık “Yüce Dîvan”lar tarih mi oldu?

    Tekrar Ata’ya ve gençliğe hitabına dönelim; bugün “Millet fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş”tür. Zamlar halâ hız kesmemiş, milleti canından bezdirmiş; kriz, bizi “teğet geçmek” bir yana ciğerimizi, kalbimizi delip geçmiştir.

    İşte bütün bu şartlar altında dahi Türk gençliğine yüklenen önemli bir vazife var.O da, "Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmak”tır. Bunu yapmak için de “muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asîl kanda mevcuttur.” Gençlik kendini tanımalı, asaletine inanmalı,gücünü hatırlamalı,hainlerin tuzağına ve kucağına düşmemeli, Türk olmanın gururu ile, Atası’nın izinde O’nun emanetine , kendi kimliğine sahip çıkmalıdır. Türk gençliği bütün bunları başarabilecek güçte ve iradededir. Damarlarındaki asîl kan, binlerce yıllık başarıları, zorlukları aşma güç ve iradesini tevârüs ettirmektedir. Biz kendilerine sonsuz güven besliyoruz , onlar da kendilerine inansınlar.

    Ne mutlu “Türk genciyim.” diyebilenlere.

 

 

Ali Rıza KİBRİT
Eğitimci

arkibrit33@hotmail.com 

____________________________________________________________

ALİ RIZA KİBRİT'İN YAYIMLANMIŞ YAZILARI:

-DİNLER ARSI DİYOLOĞ

-BATININ TÜRKLERE BAKIŞI-HÂL  "AB" DİYENLERE

-BAŞLARKEN

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]