Uğrunuza gün düzenlenen sevgili kadınlar
unutmayın!
Birçoğumuzun bildiği üzere, Dünya
Kadınlar günü İlk kez 1910′da Kopenhag’
da düzenlenen, Uluslararası Sosyalist
Kadınlar konferansında ortaya atılıp
kabul edilmiş olsa da, ilk temeli
aslında 1800’lü yılların ortalarında,
kadınların daha iyi çalışma koşulları
için greve gitmesi ve grev sonunda çıkan
yangından kaçamayarak ölmeleriyle
oluşur.
O yıllarda
ABD’nin New York kentindeki bir tekstil
fabrikasında çalışan işçi kadınlar, daha
iyi çalışma koşulları, emeklerinin
karşılığında hak ettikleri ücret ve daha
iyi bir yaşam için mücadele
vermekteydiler. Ancak yıllarca üzerinde
çabaladıkları mücadelelerine karşılık,
istedikleri haklara bir türlü sahip
olamayan kadınlar, sonunda 8 Mart
1886’da haklarını alabilmek için son
çare ‘’Eşit işe, Eşit ücret’’
diyerek greve girerler. Ne yazık ki
grevin başka fabrikalara sıçramasını
engellemek isteyen patronları
tarafından, zalimce müdahaleye uğrayıp,
fabrika binasına kilitlenirler. Bu
sırada ise fabrikada yangın başlar ve
fabrika çevresinde kurulmuş barikatları
aşmayı başaramayan 129 kadın işçi acı
bir şekilde hayatlarını yanarak
yitirirler.
1800’lü 1900’lü yıllarında ki çabaların
temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük
çalışma saatlerinin koşullarının ve
ücretlendirilmenin yeniden düzenlenmesi
gibi konular bulunmaktayken, 2000’li
yıllar günümüz ülkesin de, eşitlik,
bağımsızlık, politik haksızlıkların
ortadan kaldırılması, daha iyi bir
yaşama ve çalışma koşullarının yanı sıra
bakın nelerin mücadelesini vermeye devam
ediyoruz.
En başta ülkemizde dünyaya kadın olarak
geldiyseniz yandınız. Neden mi? Bir kere
hayata 1-0 yenik olarak başlarsınız. İlk
çile baba ocağında başlar, çoğu
yöremizde çocuk sayıları
sorulduklarında, kız çocuklarını
atlayarak sayarlar, ilk yok sayılma o
anda başlar. Babaya abiye hatta erkek
kardeşe hürmette kusur edilmemelidir.
Onlar, Ata, koç, aslan parçalarıdır.
Sizlerse eksik uzuvla doğmuş baştan
günah keçilerisinizdir..
Namusa dikkat edilecek maazallah
töreler, törelerimizi iyi bilmek
gerekir, dikkat sonra bir enişte, amca
uğruna kurban ediliverirsiniz. Okumayı
sakın isteme, okumak neyine, kız
çocukları zaten okumaz, nasıl olsa
evlenip, ev bark sahibi olacak, ev
işiydi, koca-çocuk bakımı derken ömrün
gelip geçecek… Küçük yaşta
evlendirilebilirsin, evlendirildiğin
deden yaşındaki biride olabilir, bunun
önemi yok önemli olan ailene satışından
sağladığın maddi katkın. Gurur
duymalısın bu senin sırtından sağlanan
ilk bütçe katkındır. Sonrasında şansın
yaver giderse sırtında bebenle de,
bağda-bahçede-tarlada –pamukta çalışır,
kahvede pinekleyen kocanın bütçesine de
katkıya bulunursun.
Evlendin ama gördüğün gibi çilen
bitmedi, hayatında açılan yeni sayfalar
pekte iç açıcı değil. Öncelikle erken
yaşta gelin bile edilmiş olsan, kocana
hizmette asla kusur etmeyeceksin. Unutma
‘’Kocanın dövdüğü yerde gül biter’’
bunu iyi benimse. Zaten benimsemesen
de Ne olacak? Günümüzde milyonlarca
kadın şiddete maruz kalıyor, ölümle
tehdit ediliyor, talebe karşın hiç biri
zamanında korunamıyor, oncağızların
isyanları ancak hayatlarına mal oluyor.
Unutma! Kadına uygulanan şiddete karşın,
‘’Karı-koca arasına girilmez’’
deyimiyle seyirci kalan bir toplumun
içinde barınıyorsun.
Bir önemli ilke daha ‘’sırtından
sopayı, karnından sıpayı eksik
etmeyeceksin’’. Maazallah eve kuma
getirilme riski her zaman mevcut.
Bir kadın olarak, baba ocağında babaya,
abiye, evinde kocaya, işyerinde
işverenine, borçluluk halin devam
ediyor. Töreler gereği namusunu kollaman
gerektiğini, her an her yerde, bedensel,
psikolojik tacize ve şiddete maruz
kalabileceğini ancak her daim başını
eğmen gerektiğini, baş kaldırırsan
başının ezilebileceğini sakın unutma…
Uğrunuza gün düzenlenen sevgili kadınlar
unutmayın! Atatürk Türk kadınına hak
ettiği değeri vermiştir. Onların medeni
- siyasi haklara kavuşması, seçme
seçilme hakları için gerekeni sağlamış,
kadına eşitliğin, özgürlüğün kapılarını
açmıştır. Ne duruyorsunuz? Sizin tek
yapmanız gereken, meşalenizi yakıp, bu
açılan kapıdan emin adımlar içerisinde
aydınlığa doğru yürüyüp, siyasal ve
toplumsal taleplerinizden
vazgeçmemenizdir.
Kadınımızın, fiziki ve zihni yetenekleri
köreltilmeden, din, kültür, yasalar,
gelenek-görenekler, gerici zihniyetler
tarafından, baskı altında ezilmeden,
ayaklarının üzerinde, başı dimdik hak
ettiği şekliyle durabileceği güzel
yarınlar diliyor,