ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 

         Şahadet

    Bir işi yapabilmenin olmazsa olmazı kişinin ona inanmasına bağlıdır.

    İnanılmadan zoraki yapılan işte ise sonuca varmak imkânsızdır.

    İnanmak ise insanda eğitim ve öğretimle oluşturulmuş değişiklik sonucu meydana gelen bir olgudur. Kişi yaptığı işin kendisine ve gelecek nesline faydasını bilirse yapar. Neyin faydalı neyin zararlı olduğu ise alınan eğitimle öğrenilir.

    Bunun en başında öldüğünde gölgesinde yatacağı bir bayrağının olmasıdır. Kendi dilini konuştuğu ve geleneklerini yaşattığı bir devletinin varlığıdır. Üzerinde özgürce dolanıp, ekip biçerek beslendiği toprağın bulunmasıdır. Namusunun güvencede, geleceğinden endişe duymayacağı ve yaptıklarından haz duyduğu bir ortam ister.

    İsteklerinin olması için kendi bağımsız devletin var olması gerekmektedir. Bağımsızlığın ise bir bedelinin olduğudur. Zamanı geldiğinde bu bedeli ödemesinin de gerektiği bilinmelidir. Bunun ise bilgiden ve sevgiden geçmesidir.
Ancak zamanı gelince milletine karşı borcu olan bu bedeli ödendiğinde milletin var olacağı ve namusun korunacağını bilir. Bu borcun karşılığı ise kandır, candır. Yoksa birilerinin yaptığı gibi ne söylemler, ne de borcunu inkâr edip kaçmaktır.

    Bunların yaptığı tüm değerlerini satmaktır.

    Her Türk Müslüman şunu çok iyi bilir ki şahadet şerbetini içtiğinde Peygamberimize komşu olacak ve gerçek dünyasında mutlu olacaktır. Geride ise bayrağının dalgalanmaya devam edeceğini, ezanın susmayacağını ve namusunun kirlenmeyeceğini güvenceye almış olacaktır.

    Bu nedenledir ki Türk doğuştan askerdir. Bunun nişanesi olarak da her aile çocuğunu askere gönderirken kınalar ki Allaha kurban olsun diye. Diğer bir ifadeyle ölürse şehit kalırsa gazi olsun diye. Bu nedenle şehitler için söylenen tek söz var, o da vatan sağ olsundur. Bunun içindir ki tarihte Türklerin hep vatanı olmuş ve hep bağımsız yaşamışlardır.

    Kendimize Bozkurt’u sembol olarak seçmemizin nedeni de bu değil midir? Bağımsızlığı elinden alındığında evcilleşmeyip intihar ederek kendini yok eden tek yegâne canlıdır.

    İnancımız ve yaşadığımız toprakların jeopolitik yapısı nedeniyle her dönem şehit vereceğimizi çok iyi bilmekteyiz. Geçmişte kalmış bazı devletlerle, konumumuzdan rahatsız olanların ülkemiz üzerindeki emelleri devam etmektedir. Bu emeller devam ettiği müddetçe şehit vermekten kurtulamayacağız.

    Nitekim bunların sonucudur ki yakın tarihimiz 1915 yılında hasta adam diye niteleyip topraklarımızı paylaşarak bizleri geldiğimiz yerlere göndermek isteyen emperyalistler boğazları geçerek İstanbul’u alacaklarını haykırarak Çanakkale boğazını geçmeye çalışmışlardır.

    Unutulan ise Türk’ün inanç ve geçmişinden aldığı derslerdi. O inanç ki yedi düvelin silahlarına göğsünü siper ederek iki yüz elli bin insanına şahadet şerbetini içirme pahasına da olsa Türk’e kefen biçenleri denize dökmeyi başarmasıdır. Çarığını giyen o milletin elinde kazma ve kürekle vatanı için nasıl mücadele vererek şehit oluşunu ve şehitliğin ne demek olduğunu dünyaya duyurmasıdır.

    Bunu anlamayan ve Türk’ü yeteri kadar tanıyamayanlar Sarıkamış’ın soğuğunda vatan müdafaası için donarak şehit olanları da duymamışlardır. O körlük ve sağırlık içlerindeki kini o kadar sadistleştirmiş ki Kıbrıs’ta Rum’u üzerimize salarak şanslarını tekrar denemelerine neden olmuştur.

    Türk’ün inanmışlığını ve kahramanlığını tanıdıkları halde bizi yok saymaya çalışanlar bile sıkıştıklarında canlarını kurtarmak üzere Kore’de olduğu gibi Türk’e sığınmışlardır. Halen dünyanın birçok ülkesinde insanların malını ve canını bizler korumaktayız.

    Tankla tüfekle Türk’ü yok edemeyeceğini gören, Türklerin varlığını kendileri için bir tehdit kabul eden emperyalistler yılan misali zehrini akıtmakta devam ediyor. Şimdi ise ülke içinden etnisiteye dayalı bir kısım bölücü ateistlerle Türk’ü vurmaya çalışıyorlar. Son Türk kalesini bu şekilde bölüp parçalayarak yok etmeyi planlıyorlar; bunun için de kınalı kuzularımıza şahadet şerbetini içiriyorlar.

    Biz biliyoruz ki; bu coğrafyada yaşadığımız müddetçe düşmanlarımız boş durmayacaktır. Unutulmasın ki dün olduğu gibi bu gün de Nene hatunlarımızla, Seyit onbaşılarımızla topraklarımız için hazırız.

    Çünkü biz inanıyoruz. Biz tarihimizi biliyoruz. Biz dedelerimizi çok iyi tanıyoruz. Biz dul kalmış ninelerimizden, sakat kalmış gazilerimizden dinlediklerimizi unutmadık ve unutturmayacağız.

    Üç beş soysuza bizleri şehit ettirerek bir yere varacaklarını sananlar dün olduğu gibi bu gün de aldandıklarını çok yakında öğreneceklerdir. Irkçılık diye, Türk İslam sentezi içeriyor diye tarih derslerimizle oynamaya çalışanlarla İstiklâl Marşı ve Andımız gibi konulara takılarak bizi milli şuurdan yoksun bırakmak isteyenler de hüsrana uğrayacaklardır.

    Size sesleniyoruz. Bizleri dün Çanakkale’de, İzmir’de, Kars’ta, Gaziantep’te ve Kahramanmaraş’ta şehit edenlere benzemeyin. Üç beş işbirlikçinin bağırıp çağırmalarına kulak vermeyin. Biz her şeyi öğrendik ve biliyoruz. Şehit olmaya da her zamanki gibi hazırız. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz; ruhları şad olsun. Gazilerimize de sağlık ve saadet diliyoruz.
 

  

 

 

Şuayip ÖZCAN
  
 suayipozcan@yahoo.com http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17509

Şuayip ÖZCAN'ın Yayımlanmış Diğer Yazıları

 EĞİTİM YAZILARI DEFA OKUNMUŞTUR...

     ___________________________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1020905

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]