ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

TIKLA...DAHA ÖNCE  YAYIMLANMIŞ TÜM MANŞET HABERLERE BURAYI TIKLA ULAŞ..

 

“Tarihi Süreçte Kıbrıs-Anamur İlişkileri/1914-1974 ve Rauf DENKTAŞ” Konulu Konferans

 

KÜTÜPHANE HAFTASI

 

MUZDAKİ SAVAŞI ANAMUR KAZANDI

 

SİNMİŞ GİBİ GÖZÜKEN TÜRKİYE...

 

HANIMELİ; ŞEFKATİN ZİRVEDEKİ ELİ

 

“Benim En İyi Yazım!..”

 

ERMENİ VAHŞETİ: HOCALI KATLİAMI

 

Kültür varlıkları satılır mı?

 

TMT’NİN BOZKURT’U ALİ RIZA VURUŞKAN

 

Balkanlar Savaşında, Türk Dünyasının Katliamı, Soykırımı ve Acı Çileleri

 

DONMAK VAR, DÖNMEK YOK
 Sarıkamış, 1915

 

Üç Gün Beylik Sürme İse Niyetin!-Erol SUNAT

 

Tayfur Sökmen, Ebulfeyz Elçibey ve Rauf Denktaş

 

 KIBRIS DAVASINA ADANMIŞ BİR ÖMÜR

 

BÜYÜK LİDER TOPRAĞA VERİLDİ

 

Rauf Denktaş: Kıbrıs’ın Milli Mücadelesinin Önderi Önünde Saygıyla Eğilerek

 

Resim:www.haber7.com'dan alınmıştır.

ÇOCUĞUN BEYİN GELİŞİMİNE DARBE: TELEVİZYON İZLEME

 

Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya'yı Anıyoruz

 

ANAMUR'DA PARTİLERDE KONGRE TELAŞI

 

Türkiye’de PKK Terörü Biter mi?

 

FRANSIZLARIN CEZAYİR SOYKIRIMI

 

TRT  ANADOLU KANALI ANAMUR'U TANITTI

 

Dil Konulu 2. Taseli Kültür Sohbeti Yapıldı

 

Dersim’in Nedense Konuşulmayan Tarihçesi

 

Muz fiyatları tırmanıyor…Yeşil muz bulunamıyor…

 

“İKİ CİHAN BEDBAHTI - KİM REVAK YIKAR İSE”

 

HİCRİ YILBAŞI VE AŞÛRE GÜNÜ

 

Öğrenciye Vereceğim Bir İdealim Yok

 

Askerlik “İslam’ın Altıncı Şartı”dır!

 

ANAMUR'UN PAZARYERİ TEMELİ ATILDI

 

Atatürk hakkında bunları biliyor musunuz?

 

DÜNYA NASIL BİÇİMLENDİRİLİYOR?-Özcan PEHLİVANOĞLU Yazısı

İSRAİL’LE GEREKSİZ DANS ve EVET-HAYIRLAR

 

Ah Be Kalleşim...Yahya HOCUR Yazdı...

 

BAYRAMINIZ BAYRAM OLSUN - 30 AĞUSTOS VE RAMAZAN BAYRAMI

 

26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferinin Yıldönümü

 

KÜRTÇÜ FAŞİZMİ BESLEYEN EMPERYALİZMDİR

 

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI   VE ORDU DA TASFİYELER

 

KİM BUNLAR?

 

ANAMUR'DA İYİ DÜŞÜNÜLMÜŞ SOSYAL BİR PROJE:HANIMELİ İHTİYAÇ BANKASI

 

 

MHP’ye Manevi Ses Verildi…

 

Türkiye'de Yüksek Güvenlikli Nükleer Santral Neden Kurulup İşletilemez?

 

İFTİRA KAMPANYASI MI, AYAKLARINA MI DOLANIYOR?

 

İstavroz çıkarmadan olmaz

 

ANAMUR’UN KELEBEKLERİ

 

SON ANKETTE KİM NE DURUMDA? PARTİLERİN OY ORANLARI?

Partilerde fırtına öncesi sessizlik

 

OKTAY SİNANOĞLU DİYE BİRİ!..

 

TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?-AYDEMİR SEZGİNER YAZDI

 

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK TBMM'NE TAŞINDI

BU SORULAR YANIT BEKLİYOR

 

ANKETLER VE AKP'LİLERİN KORKUSU

 

LİMONU EVİNİZDEN EKSİK ETMEYİN-Gülsen BİRDAL YAZDI...

 

72 BİN KİŞİNİN KATILDIĞI ANKET

Yeni anayasa: Milletle sözleşme

 

Atatürk’ü Satarak” Dış Borç Ödemenin Dayanılmaz Hafifliği

 

Ülkücü Proleterya

 

Tat; Mevcut Vekiller Heyecan Vermedi

 

ANAMUR YENİ CUMHURİYET MEYDANININ COŞKULU AÇILIŞ VE YILDIZDOĞAN KONSERİ

 

Zamanın ruhuna uygun olarak, “günah-sevap” kavramı lügatimizden çıkarken…

 

Depremde nerede durmalı?

 

 

Türk Tohumculuğunun Durumu ve Gelişimi

 

 

TIKLA...DAHA ÖNCE YAYIMLANMIŞ TÜM MANŞET HABERLERE BURAYI TIKLA ULAŞ..

 

 www.anamurunsesi.com yayımladı...

 

  

Onun ideali : "Türk Milleti’ ni çağlar üzerinden sıçratarak, ilimde, teknikte, ahlakta ve maneviyatta bütün milletlerin en ön safına geçirmekti"...

“YAVUZ BİLEKLİ, YUNUS YÜREKLİ" İNSANI ANARKEN

Türklük ve Türk Dünyası denince, her Türk’ün aklına Alparslan TÜRKEŞ gelmelidir. Çünkü Türk Dünyası’nda O’nun gibi Türklüğe his ve heyecan veren lider ve fikir adamı çok az yetişmiştir. O’nun fikir ve düşünceleri 1960′lardan beri Türklüğün yoluna ışık tutmaktadır. Sayın TÜRKEŞ, Türk Devlet Başkanlarında bulunması gereken, Alplik, Bilgelik, Erdemlilik, Cömertlik,Bozkurtluk, Gönül adamı olmak, İleri görüşlülük gibi özellikleri üzerinde toplamış bir liderdi. O, Bilge KAĞAN, Kutluk KAĞAN, Sultan Tuğrul BEY, Osman GAZİ, Sultan FATİH, Yavuz Sultan Selim HAN ve ATATÜRK gibi ”BİLGE LİDERLER” zincirinin son halkasıdır.

                  04.04.2012 tarihinde www.anamurunsesi.com yazdı.          


     ALPARSLAN TÜRKEŞ’İ ANARKEN

Türklük ve Türk Dünyası denince, her Türk’ün aklına Alparslan TÜRKEŞ gelmelidir. Çünkü Türk Dünyası’nda O’nun gibi Türklüğe his ve heyecan veren lider ve fikir adamı çok az yetişmiştir. O’nun fikir ve düşünceleri 1960′lardan beri Türklüğün yoluna ışık tutmaktadır. Sayın TÜRKEŞ, Türk Devlet Başkanlarında bulunması gereken, Alplik, Bilgelik, Erdemlilik, Cömertlik,Bozkurtluk, Gönül adamı olmak, İleri görüşlülük gibi özellikleri üzerinde toplamış bir liderdi. O, Bilge KAĞAN, Kutluk KAĞAN, Sultan Tuğrul BEY, Osman GAZİ, Sultan FATİH, Yavuz Sultan Selim HAN ve ATATÜRK gibi ”BİLGE LİDERLER” zincirinin son halkasıdır.

Merhum TÜRKEŞ, henüz öğrencilik yıllarında iken; Dünya üzerinde yaşayan milletler ailesinin en şerefli ve en büyük üyelerinden birisi olan TÜRK MİLLETİ’nin varlığını sürdürebilmesi ve tarihteki şanlı yerini tekrar alabilmesi için yeni bir mücadeleye atılmasının gereğine inanmıştı. Gerek askerlik gerekse siyasi hayattaki mücadelesi onun bu inancının eseridir.

BAŞBUĞ TÜRKEŞ’ in hedefi: ”Türk Milleti’ ni çağlar üzerinden sıçratarak, ilimde, teknikte, ahlakta ve maneviyatta bütün milletlerin en ön safına geçirmekti.” O’ da Atatürk gibi : ”Az zamanda çok işler başarmak” tan yana idi. O bu mücadelesinde ”İslam iman, ahlak ve faziletine, Türk kültürüne ve Türklük şuuruna” dayanıyor; Türk Milletine inanıyor, güveniyor ve şöyle diyordu : ”Türk milletinin binlerce yıllık tarihi boyunca yenilmez olmasını sağlayan ve bu güne kadar her felaketin üstesinden gelerek, her tehlikeyi çiğneyip üstüne çıkmasını sağlayan bazı milli vasıfları, gelenekleri ve inançları vardır; karakteri vardır. Bunların başında: “asla yenilmeyi kabul etmemek, asla mağlup olmayı kabul etmemek, boyun eğmeye ve mağlup olmaya karşı çıkmak” görüşü ve karakteridir. Teslim olmayı ret, mağlup olmayı ret yenilmezliğin sırrıdır. Durum ne kadar karanlık olursa olsun, ne kadar imkansızlıklar içerisinde bulunursak bulunalım, asla yenilmeyi kabul etmemek, asla teslim olmayı kabul etmemek Türklüğün ezeli şiarıdır.”

Türk Dünyasının Bilge Lideri TÜRKEŞ, ”Devlet-Millet” ve ”Aydınlar-Halk zıtlaşması“na ve çekişmesine karşı olup, devletle milletin; aydınlarla halkın bütünleşmesi ve kaynaşmasından yanaydı. O, bu konuya dikkat çekerek şöyle diyordu: “Türk aydınları, Türk gençliği! Buluşma yerimiz, buluşma noktamız, imanlı Türk ferdinin kafası, kalbi ve cevheri aslisidir. Bu güne kadar olduğu gibi Türk milletini yalnız kendi yazdığınız kitabı okumaya, yalnız kendi söylediklerinizi dinlemeye çağırmayınız. Siz de onun söylediklerini dinlemeye, onun okuduğu kitabı okumaya, onu tanımaya, onu anlamaya koşunuz. O zaman buluşma yeri ve noktasında asgari müştereklerde değil, azami müştereklerde birleşeceğiz.”

Üzülerek belirteyim ki Merhum Başbuğumuzun yıllar öncesinden görüp tesbit ettiği ”Devlet Millet Çatışması” ve ”Aydın Halk uyuşmazlığı” bu günde çözülememiş dahası olanca vahameti ile devam etmektedir. Milleti ilgilendiren hayati meselesinde bile bir toplumsal uzlaşma sağlanamamıştır. İktidar Türk milletinin ilgi ve ihtiyaçlarına göre hareket etmek yerine yabancılardan emir ve icazet alarak ülkeyi yönetmektedir. Üniversitelerimizde ve medyamızda kümelenmiş sözde aydınlar sanki PKK ve Türk Düşmanları ile söz ve işbirliği içine girerek ülkenin ve milletin bölünüp parçalanması için birbirleriyle yarış etmektedirler.

Yine üzülerek belirteyim ki ülkemizin bu zor günlerden geçtiği bir dönemde bazı Milliyetçi-Ülkücü Aydınlar zamanlarını millet ve memleket meselelerine ayırıp, çareler üreteceklerine kendi menfaatlerini temin kaygısına düşmüşlerdir.

Merhum TÜRKEŞ, bir iman ve ahlak abidesiydi. O, Türk milletine Bizans’tan geçme "gevşeklik, laubalilik, dedi-kodu, fitne fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklamamak, rastgele laf söylemek" gibi kötü huy ve hastalıklara şiddetle karşı çıkar ve ” Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz; her şeyden önce Yüksek Vasıflı Türk olmaya mecbursunuz.”  derdi. Sözün ayağa düştüğü, yüksek vasıflı Türklerin azaldığı, dava arkadaşlarımızın bir kısmının karılar gibi dedi kodu ettiği bir dönemde, Başbuğumuzun bu sözleri her ülkücü ve MHP’linin kulağına küpe olmalıdır.

Sayın TÜRKEŞ, dinin istismarına ve politikaya alet edilmesine şiddetle karşıydı. O, riyadan ve mürailikten uzak kalarak ibadetlerini yapan; inandığı gibi yaşayan samimi bir Müslüman'dı. O’nun İslam’ı samimi bir şekilde ve ihlasla yaşama biçimi hepimize örnek olmalıdır.

O’nun en önemli özellilerinden birisi, olayları önceden kestirebilme ileri görüşlülük özelliğidir. Türk Dünyası ve Sovyetler birliğinin dağılması ile ilgili politikalarda her kesimden en az 50 yıl ileride olmuştur. Başbuğumuzun Türk Dünyası ve Sovyetlerle ilgili politikaları önceden kestiren ve o doğrultuda politikalar üreten tek lider olduğu ”TARİH TÜRKEŞ'İ HAKLI ÇIKARDI” sözleriyle teyid edilmiştir.

Başbuğumuz, komünizme, kapitalizme, emperyalizme, yolsuzluğa, rüşvete, haksız kazanca, bölgeciliğe ve bölücülüğe karşı amansız bir savaş açmıştı. Türk Milletini bölmek ve parçalamak isteyenler, karşılarında yıkılmaz, yenilmez ve aşılmaz bir engel olarak Merhum TÜRKEŞ‘i bulmuşlardır. O, devlete ve millete yönelik tehditler karşısında ”YAVUZ BİLEKLİ” günlük yaşantısında ”YUNUS YÜREKLİ” bir insandı. O haşin ve sert görünüşünün altında; yumuşak bir kalp saklıydı. O’nun duruşu bile dosta güven, düşmana korku salardı.

Sayın TÜRKEŞ, hoşgörülü, uzlaşmacı ve uzlaştırıcı, milli menfaatleri parti menfaatlerinden önde tutan siyaset anlayışı ile, demokratik kültürün en güzel örneklerini veren ve her siyasetçi tarafından örnek alınacak bir siyaset ve devlet adamıydı.

Allah rahmet eylesin.

 

 

M. Günay SIDDIKOĞLU
 

http://www.tekirdagyenihaber.com/alparslan-turkesi-anarken/

        

                     BİLGE LİDER


     Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey, tarihte örneklerine pek sık rastlamayan müstesna şahsiyetlerden biridir. Karizmatik lider bilge lider tarihi şahsiyet gibi sıfatlar muhterem liderimizi anlatmakta kullanılan başlıca sıfatlar olarak Türk milleti tarafından benimsenmiş ve kabul görmüştür. Tarihi geleneğimiz açısından O'nu en iyi anlatan, tanımlayan sıfat ise Başbuğ olmuştur. Türkeş Bey, Türk dünyasının Başbuğu unvanını, sahip olduğu meziyetler ve yerine getirdiği hizmetler açısından bakıldığında en çok hak eden tarihi bir şahsiyettir. Bu değerlendirmeyi er ya da geç dost düşman herkes yapınıştır.Başbuğumuzun bu sıfatları kazanışı ile Milliyetçi Hareketin tarihi paralel bir çizgiye sahiptir? Çünkü O'nun hayatı ile Türk milliyetçiliğinin yarını yüzyılı aşkın dönemi tamamen özdeşleşmiş iç içe geçmiştir.

     Bilge lider ya da tarihi şahsiyet kavramı, her şahsiyet gibi kendi milletinden ve içinde yaşadığı çağdan bir şeyler alan, ama diğerlerinden farklı olarak milletinin gelişimine, çağının akışına bir şeyler katan, kısaca tarihe damgasını vuran insanları anlatan bir kavramdır. Bundan sonra tarih, O şahsiyetten bir şeyler alarak O'nun fikrinin, alın terinin izlerini taşımaya başlar.

     Dünyada hiçbir büyük ve önemli bir iş yüreği ülke sevdasıyla yanıp tutuşmayan, hiç cefa çekmemiş ve inanmadığı şeyler savunmuş politikacılarca başarılmış değildir. Büyük davalar, tehlikelere ve zorluklara cesaretle göğüs geren ömrü boyunca, yılmamış, inançlı ve azimli insanların liderliği altında başlamış ve başarılmıştır.Tarihi şahsiyetleri ya da büyük liderleri ortaya çıkartan dinamikler nelerdir? Onların ortaya çıkışları sahip oldukları meziyetler ile tarih şartlarını buluşmasıyla mümkün olmaktadır. Bu meziyetler vasıflar nelerdir? En başta basiret, inanç, azim, bilgi cesaret direnç ve kararlılık gibi önemli özellikleri şahsiyetlerinde barındıran insanlar gerçek anlamında lider olabilirler. Bu insanlar, yeteneklerini ideallerini gerçekleştirme yolunda ortaya koymaya, yani kuvveden fiile geçirmeye başladıklarında varlıklarını hissettirmiş olurlar.

      Bunu takiben halk ile diyalog kurmaları ve kadrolarını yetiştirmeleriyle birlikte ağırlıklarını ve farklılıklarını kabul ettirmeye başlarlar. Artık onlar gerçek birer liderdir. Zamanla bu sıfat, gelişmelere bağlı olarak tarihi şahsiyet karizmatik lider önder gibi sıfatlara dönüşür. Kısacası tarihi şartlar ve gelişmelerle liderlik vasıflarına sahip insanlar bir araya geldiğinde, büyük ve önemli liderler ortaya çıkar.Rahmetli Başbuğumuzun ömrünü yarım asrı aşkın son bölümü, Türk milliyetçiliği hareketinin yaşadığı sorunlarla, gelişmelerle paralel bir seyir takip etmiştir. Hakk'ın rahmetine kavuştuğu son ana kadar da davasına yani Türk milletine ve Türk dünyasına hizmet etmeye devam etmiştir. 1944 yılında zamanın siyasi iktidarının rüzgara göre yön değiştiren zihniyetinin bir sonucu olarak uygulanan baskı ve zulümlerden 1997 yılının Nisanına kadar uzanan kararlı milliyetçilik mücadelesi, hayatını ülkesine ve milletine adamışlığın çok önemli ve güzel örneklerini ortaya koymuş olması,Başbuğumuzun siyasi kişiliğinin en kısa ve özlü ifadesidir. Türk milliyetçileri, 1944 girdabından yüz akıyla çıktıktan sonra, 1940'lı yılların ikinci yarısını ve 1950'lerin başlarını toparlanma ve dayanışma çabalarıyla geçirmiştir. Türk milliyetçileri ikinci tırpanı bu dönemde Demokrat Parti yönetiminden yemiştir.İşte bütün bu olayları 've sorunları çok iyi okuyan rahmetli liderimiz, 1960'lı yıllardaki gelişmeleri de dikkate alarak Türk milliyetçiliği Hareketine yeni bir ivme ve boyut kazandırmıştır. 1960'ların ikinci yarısı, hem Türk milliyetçileri hem Türk devletçiliği hem de Türk demokrasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü bu dönem, Türk dünyasının Başbuğunun ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin doğuşuna sahne olan bir dönemdir.

     1960'lı yılların başından itibaren Türkiye'de, büyük bir çoğunluğu Rus emperyalizminin doğrudan ya da dolaylı olarak uzantısı pozisyonunda olan sol hareketlerin canlanışına ve hızlı bir şekilde güçlenmesine şahit olunmuştur. Buna karşılık, kendini sağcı olarak tanımlayan siyasi partiler ve gruplar ise, hem aralarında hem de içlerinde sürekli didişen bir yapıya sahipti. Türk milliyetçilerinin hali de çeşitli dergiler ve dernekler etrafında kümelenmiş çok dağınık, arayış psikolojisinin hakim olduğu bir manzarayı andırıyordu. Alparslan Türkeş Bey'in 1964 yılında siyasete doğrudan girmesiyle başlayıp, 1969 yılında tamamlanan süreçte ise, Türk milliyetçiliği davası derlenip toparlanmaya, daha doktriner bir hüviyet kazanmaya başlamış, kendi özgün ve dinamik siyasi partisine kavuşmuştur. Bu süreç, dağınık, siyasi etkinliği çok zayıf ve öz güven bunalımı yaşayan bir camianın varlığını çok iyi gözlemleyen, Türk milletinin yeni bir dirlik, birlik ve kalkınma hamlesine ihtiyacı olduğunu hisseden siyasi iradenin inancın, kararlılığın ürünüdür. Yani Merhum Liderimiz Alparslan Türkeş'in önderliğindeki kadronun iradesinin ve çabalarının eseridir.

     Kendilerinin veciz bir şekilde ifade ettiği gibi, milliyetçi-ülkücü hareket, büyük ve güçlü Türkiye'nin mimarı olarak doğmuş ve gelişmiştir. Türk milliyetçiliği hareketinin yeniden yapılandırılması aşamasını bütün milliyetçilerin, vatanseverlerin, bütün dağınık parçaların bir araya getirilmesi ile fikri alt yapının geliştirilmesi ve projelerin ortaya konması aşaması izlemiştir. Tabii bütün bu aşamalar, çok zorlu ve uzun soluklu bir mücadeleyi, ilmik ilmik örülme anlamında zahmetli çabaları ifade etmektedir. Çünkü Türk milliyetçileri önlerine çıkartılan bir çok engeli aşmak, yoğun karalama kampanyalarını göğüslemek için olağan üstü çabalar sarf etmek zorunda kalmışlardı? Türk milliyetçiliği davasının doğrudan siyasi alana taşıdığı yani rahmetli Başbuğumuzun Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin genel başkanı seçildiği günden itibaren başta faşizm olmak üzere sürekli eleştiriler yöneltilmesi, Türk gençliğinin çeşitli oyunların içine çekilmeye çalışılması Milliyetçi Hareket'in gelişimini etkilemiştir.

     İşte Milliyetçi-Ülkücü hareket bir tarâftan bu tür karalama kampanyalarıyla ve terör belasıyla uğraşmak, bir tarafta da dünya ve ülke sorunlarıyla ilgilenmek, çözümler üretmek durumunda kalmış, siyasi hayatın gereklerini yerine getirmeye çalışmıştır. Bu mücadelenin bir de imkansızlar içinde yürütüldüğü düşünüldüğünde, anlamı önemi ve büyüklüğü daha iyi anlaşılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi böyle bir zorlu mücadele geleneğine ve olumsuzluklara rağmen, iktidar ortağı olduğu zamanlarda ülkeye hizmet etmenin en iyi örneklerini sergilemekten de geri kalmamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki MHP, ciddiyet çalışkanlık ve ülke çıkarıyla özdeşleştirilir olmuştur. Bu dönemde yine gençliğin yıkıcı ve bölücü fıkirlere kapılmamasında kültürel yabancılaşma hastalığına yakalanmalarında kalkan işlevi görmüştür.

     Alparslan Türkeş Bey'in önderliğindeki Milliyetçi Hareket, bu tarihi görevini, genç nüfusun milli ve manevi değerlerle donanmış idealist bir gençlik olarak yetişmesini sağlayarak yerine getirmiştir. Türk Milliyetçileri, 12 Eylül 1980 sonrasındaki üç yılı kapsayan askeri yönetim döneminde de her türlü baskıyla karşı karşıya kalmış ve MHP kapatılmıştır. Aynı göğüs germe zorunda kalınmıştır. Ancak, Milliyetçi Hareket kısa süre içinde Türkiye'nin ve Türk dünyasının tekrar parlayan yıldızı olmayı başarmıştır. Haksız eleştirilere karşı koyarak, her sınavdan yüz akıyla çıkmak kısacası zorlu ama onurlu bir mücadele destanı yazmak, ancak haklı ve güçlü davalara sahip siyasi hareketlere nasip olur. Yine hiçbir siyasi hareketin, bilge bir şahsiyete karizmatik bir lidere sahip olmadan bu kadar zorlu ve uzun bir mücadeleyi sürdürebilmesi mümkün değildir. Bugün Milliyetçi Hareket Partisi, dimdik ve güçlü şekilde ayakta durmakta. Türk Milletinin yegane ümidi haline gelmiş bulunmaktadır.

     MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli

 

 

Dr. Devlet BAHÇELİ
      MHP Genel Başkan

 

 

YORUM YAPMAK İÇİN TIKLAYINIZ...   

 

Rauf Denktaş: Kıbrıs’ın Milli Mücadelesinin Önderi Önünde Saygıyla Eğilerek-Ümit ÖZDAĞ Yazdı...TIKLAYINIZ...   ____________________*********__________________________

“1.TAŞELİ KÜLTÜR SOHBETLERİ" MUHTEŞEMDİ

 “1.TAŞELİ KÜLTÜR SOHBETLERİ” ÖNCESİ-Mehmet Şahincileroğlu

“1.TAŞELİ KÜLTÜR SOHBETLERİ” ÖNCESİ-Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU Yazdı...

Kurtuluş Savaşı’nda Etnik Unsurlar ve Türk Kimliği

 

DİN ANLAYIŞIMIZ, DİN VE TERÖR

 

Türkçü Olmak, Türk Milliyetçisi Olmak, Adam Olmak Demektir!

 

ANAMUR ŞEHİDİNİ ACI İLE UĞURLADI

 

Meğerse Kürtmüşüm!.

 

Bu Hastalık 100 Kişiden 2'sinde Var

 

SÖZ BİTMİŞTİR

 

Ülkücü Hareket'in Anamur'daki Ağabeylerine Ahde Vefa Örneği

 

BOZUK VE KÖTÜ DÜZEN

 

Dini/Mistik Efsaneleri Türk Din Algısı Bakımından Okumak

 

TÜRK'ÜN İSLÂM TASAVVURU-PROF.DR.SÖNMEZ KUTLU

 

MİTİNG MEYDANLARI  VE ÜLKEMİN GERÇEKLERİ…

 

TÜRKÇE, TÜRK DİLİNİN DESTANI

 

AMERİKALI DİPLOMATLARIN GÜNEYDOĞU FAALİYETLERİ

 

Ankara'nın Göbeğinde Kandil Dağı mı Var ?

 

NAZIM PEKER: "TÜRK ÇİFTÇİSİ BORÇ EKİYOR, HACİZ BİÇİYOR"

 

ÇETKODER’İN AFİŞLİ, KEFENLİ AKARYAKIT ZAMLARINI PROTESTO EYLEMİ

 

MİLLİYETÇİ DÜŞÜNCENİN İMKANLARI

 

Yurttaşlık ve Kürtlerin Temsilcisi Nosyonu-İkbal VURUCU

 

BOZKURT-BOZKURTLAR DİRİLİYOR/Belge-Dosya

 

Tıp Bayramı Kutlu Olsun - Doktorlar Ankara'da Eylem Yaptı

 

AYDIN EKSİKLİĞİ-İKBAL VURUCU YAZDI...

 

“Turancılık değil Türk Dili Konuşan Ülkeler Birliği” !?

 

Türkiye'de 33 Çeşit Evlilik Var!

 

MUTFAĞA ATEŞ DÜŞTÜ

 

Değiştirip, Dönüştürmek Ne İçin; Türklüğü Etkisizleştirip, Türkiyeli Yapmak İçin

 

Travma yaşayan Ülkücülerin dramı

 

CUMHURİYETİMİZİN 88. YILI

 

Eli öpülesi öğretmenlerin çilesi!

___________________________________________________

HABERLERİMİZ TOPLAM

DEFA OKUNMUŞTUR...

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ

   

Başadön

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]