SORU :
Selatin
camilere girdiğimizde Selatin
Camilerinin mihrap, minber, vaaz
kürsülerinin çok güzel oymacılıkla
yapıldığını görüyoruz.
Geçenlerde İstanbul’da bir Selatin
camiye ikindi namazına gitmiştim.
Yaklaşık 50-60 kişilik turist grubu
camideki bu oynamaları inceliyorlardı,
değişik açılardan fotoğraflarını
çekiyorlardı.
Oymalarla süslenmiş ve ahşaptan yapılmış
olan minber, vaaz kürsüsü,mihrap,pencere
ve kapılardaki el yapımı oymaları
dakikalarca incelediklerini gözlemledim.
Rehberin anlattıklarını biraz dinledim.
Osmanlılarda ve İslam’da Kakmacılıktan
söz ediyor ve bu oymaların kakmacılık
sanatı olduğunu söylüyordu.
Kakmacılık sanatı nedir?
CEVAP :
Osmanlılar döneminde büyük camilerin
ahşap yapılarındaki oymalar gerçekten
Kakmacılık sanatının en güzel
örnekleridir.
Kakmacılık
Müslüman sanatçılar tarafından
geliştirilen bir sanat şeklidir.
Eski Mısır,
Yunanistan, Bizans bu kakmacılık
sanatının ilk örneklerinin görüldüğü
ülkelerdir, uygarlıklardır.
M.Ö. 2000
yıllarında Mısır’da, Firavun
Tutankamon’un mezarında bulunan tahta
eşyalar üzerinde görülen fildişi ve
altın kakmalar bilinen en eski
örneklerdir.
Rönesans
dönemini incelediğimiz zaman bu dönemde
İtalya’da kakmacılık sanatının çok üstün
bir düzeye ulaştığı görülür. Doğu’da
kakmacılığın geliştiği merkezlerin en
önemlilerinden biri İstanbul olmuştur.
Avrupa’da
kakmacılık mobilya ağırlıklı iken
Osmanlılarda ev eşyaları üzerine
uygulanmaya başlanmıştır.
Bazı Osmanlı
padişahlarının bu süsleme sanatıyla
yakinen ilgilendikleri de bilinen bir
durumdur.
İslam sanatı
olarak da soruda bahsettiğiniz şekliyle
camilerin mihrap, minber ve vaaz
kürsülerinde kendini göstermektedir.
Kakmacılık; tahta, taş, maden, mermer
gibi maddelerin bazı yerlerinin ovularak
içine aynı cinsten veya daha kıymetli
maddelerden parçalar kakma yöntemiyle
gerçekleştirilen süsleme sanatıdır.
Kakmacılık
Osmanlılardan da önce, İslamiyet’in
ortaya çıkışından da önce ortaya çıkan
en eski sanatlardan biridir.
Ağaç, taş,
maden, gümüş, pirinç, kılıç, tüfek, kama
üzerine oymalar vapılarak değerli
taşlar, metaller, sedef, fildişi gibi
malzemeler içine oturtulduktan sonra
yüzey düzeltilerek kakma işi tamamlanmış
olur.
Kullanılan
malzemeye göre kakma işi de özel bir
isim alırdı.
En çok sedef,
fildişi, abanoz kullanılmıştı.
Sedef
kakmacılığı Osmanlıların kullandığı en
yaygın kakma biçimidir.
Bu işi yapan
kakmacılara sedefkari diye
adlandırılmıştı.
Gümüş ve
pirinç eşya üzerine kakma altın yada
gümüş tellerle yapılmıştı.
Kitap
kapakları, silahlar, ayakkabılar, fincan
zarflarına yapılan kakmaların yanında
mimari alanda da kakmacılık gelişmiştir.
Mimar Sinan bu
sanata çok önem vermiştir.
Günümüzde
kakmacılıkta yeni yöntemler uygulanmaya
başlamıştır.
Dekupaj
makinaları, yapay recine plakaları,
formika bu sanatta kullanılmaktadır.
Hoşça kalınız.
Selatin
Camileri
Osmanlı sultanlarının ve eşlerinin
yaptırdığı camilere denir. selatin
sultan sözcüğünün çoğuludur.
sultanların yaptırdığı özel
camilerdir. Birden çok minaresi
olması ve tüm gün kapılarının açık
olması gibi özelliklere sahiptir.
Hünkâr mahfili vardır. Birden fazla
minareye sahiptirler. Büyük
camilerdir. 24 saat açık
olmalıdırlar. Klasik dönemde ,
savaşlardan edinilen ganimetle
bütçelendirilmişlerdir. Sefere
gitmeyen padişahın selatin camii
inşa ettirmemesi gerekir.(Sultan
1.Ahmet bu geleneğe uymayıp
Sultanahmet Camii'ni inşa
ettirmiştir.)
En önemli
Selatin camiler:
Süleymaniye Camii, Selimiye Camii,
Sultanahmet Camii, Şehzade Camii,
Nuruosmaniye Camii, Fatih Camii,
Eyüp Camii, Yeni Cami, Beyazıt
Camii.
Klasik dönemde selatin camilerin
inşaa masrafları savaş
ganimetlerinden karşılanırdı,
döneminde herhangi bir galibiyeti
omayan sultanlar selatin cami inşa
etmekten hicab ederdi.
Bu durumun en güzel örneği 3.
murat'tır kendi döneminde büyük bir
zafere nail olamayan 3. murat
İstanbul yerine, şehzadelik
yıllarını geçitdiği manisa'da bir
şehzade camii inşa ettirmiştir.
Ancak bu gelenek zaman içinde
yozlaşmıştır bu durumun en önde
gelen örneklerinden biri Sultan
Ahmet camiidir, camii Sultan 1.
Ahmet tarafından herhangi ciddi bir
zafer kazanılmamış olmasına rağmen
inşa ettirilmiştir.
Osmanlı içinde oldukça karışıktır
bir dönem içerisinde bulunulmasına
ve pekçok kentte isyanlar çıkmasına
rağmen Ayasofya'nın tam karşısına
bir nevi minareyi kılıfına uydurarak
celali isyanlarının bastırılmasını
kutlamak amacıyla yapıldığı ileri
sürülerek inşa edilmiştir.
On sekizinci yuzyilla birlikte bu
gelenek ortadan kalkmış, ve selatin
camiler herhangi bir zafer ya da
ganimet ihtiyacı duyulmadan inşa
ettirilmiştir...