ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

TIKLA...DAHA ÖNCE  YAYIMLANMIŞ TÜM MANŞET HABERLERE BURAYI TIKLA ULAŞ..

 

 

 

AMERİKALI DİPLOMATLARIN GÜNEYDOĞU FAALİYETLERİ

 

 

 

Bu belgesel ortalığı karıştırdı!

 

 

 

TÜRK'ÜN İSLÂM TASAVVURU-PROF.DR.SÖNMEZ KUTLU

 

 

 

ANAMUR’UN KELEBEKLERİ

 

 

Dini/Mistik Efsaneleri Türk Din Algısı Bakımından Okumak

 

 

 

SON ANKETTE KİM NE DURUMDA? PARTİLERİN OY ORANLARI?

 

 

Tıp Bayramı Kutlu Olsun - Doktorlar Ankara'da Eylem Yaptı

 

 

ÇETKODER’İN AFİŞLİ, KEFENLİ AKARYAKIT ZAMLARINI PROTESTO EYLEMİ

 

 

 

DİN ANLAYIŞIMIZ, DİN VE TERÖR

 

 

 

ANKETLER VE AKP'LİLERİN KORKUSU

 

NEDİR BU KIBRIS TÜRK'ÜNÜN ÇEKTİĞİ

 

NAZIM PEKER: "TÜRK ÇİFTÇİSİ BORÇ EKİYOR, HACİZ BİÇİYOR"

 

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK TBMM'NE TAŞINDI

 

TIKLA...DAHA ÖNCE  YAYIMLANMIŞ TÜM MANŞET HABERLERE BURAYI TIKLA ULAŞ..

 

 

Dini/Mistik Efsaneleri Türk Din Algısı Bakımından Okumak

 

 

 

Tıp Bayramı Kutlu Olsun - Doktorlar Ankara'da Eylem Yaptı

 

 

 

ÇETKODER’İN AFİŞLİ, KEFENLİ AKARYAKIT ZAMLARINI PROTESTO EYLEMİ

 

 

 

DİN ANLAYIŞIMIZ, DİN VE TERÖR

 

 

Bu belgesel ortalığı karıştırdı!

 

           Dosya /www.anamurunsesi.com yayımladı...       

 

 

İsmail Hakkı CENGİZ, Arslan BULUT, Mehmet ALTAN ve Sabahattin ÖNKİBAR YGS İçin ne dediler?

İFTİRA KAMPANYASI MI, AYAKLARINA MI DOLANIYOR?

İsmail Hakkı CENGİZ: İktidara muhalif bir yazarım… Fakat muhalefet ederken, hiçbir şekilde yalan-yanlış haber ve bilgilerle iktidarı yıpratmaya, onu kötü, başarısız göstermeye çalışmıyorum. İcraatlarından olumsuz, ülke ve millet menfaatine aykırı gördüklerimi yazıyorum.

Şimdi, önümüzde devasa bir sorun, dehşet verici bir iddia var: YGS’de şifreli soru kitapçığı iddiası…

     05.04.2011 tarihinde www.anamurunsesi.com yazdı...


İsmail Hakkı CENGİZ ne yazdı?

İFTİRA KAMPANYASI MI, AYAKLARINA MI DOLANIYOR?

İktidara muhalif bir yazarım… Fakat muhalefet ederken, hiçbir şekilde yalan-yanlış haber ve bilgilerle iktidarı yıpratmaya, onu kötü, başarısız göstermeye çalışmıyorum. İcraatlarından olumsuz, ülke ve millet menfaatine aykırı gördüklerimi yazıyorum.

Şimdi, önümüzde devasa bir sorun, dehşet verici bir iddia var: YGS’de şifreli soru kitapçığı iddiası…

Bu iddia ilk ortaya atıldığında, doğrusu hiçbir şey anlamadım ve YGS’de bir hile olabileceğine ihtimal vermedim. Halen, söz konusu iddiaların asılsız çıkmasını, YGS’nin temiz bir sınav olduğunun anlaşılmasını yürekten temenni ediyorum. Çünkü söz konusu sınava girenlerin ve onların velilerinin yerinde olsaydım, bu sınavların iptal edilmemesini isterdim. Bunun için de bütün iddiaların ve şaibelerin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması gerekir. Konu öyle bir izah edilmeli ki; iddia sahipleri de, en kötü biçimde önyargılı olanlar da verilen izahattan “tatmin” olmalı.

Bu konu, hayatî önemde bir konu… Hadise, her yönüyle incelenmeli…

Nitekim mutlaka incelenecek, didik didik edilecektir. Bu “vaka” hiçbir biçimde savsaklanamaz, üstü örtülemez… Çünkü YGS, bugün 1 milyon 700 bin öğrenci ve ailesinin; önümüzdeki yılları hesap ettiğinizde ise 10 milyonlarca vatandaşın ana gündem maddesidir. Yani, YGS bütün milletin meselesidir. Dolayısıyla konuya tam bir ciddiyet ve titizlikle yaklaşılmalıdır. Mesele her yönü masaya yatırılmalıdır. Biz de öyle yapmaya çalışacağız.

x x x

İFTİRA KAMPANYASI MI?

Bu kadar büyük bir kitleyi ilgilendiren bir meselede ortaya bir iddia atılıyorsa; bu ya “sabit”, hiç kimsenin yalanlayamayacağı kadar açık bir gerçektir… Veya büyük bir organizasyonun “iftira kampanyası”dır.

Ne iftirası? Kime karşı kampanya?

2 ay sonra seçime gidiyoruz… Ülkede korkunç bir kutuplaşma var…

Seçimin tarafları; 12 Haziran seçimlerinin ülke için hayat-memat meselesi olduğunu söylüyorlar. Eğer hükümet; neredeyse bütün milleti ilgilendiren bir konuda yıpratılabilirse, 2 ay sonra akıl almaz bir hezimete uğrayabilir.

Çocuklarının eğitimi ve istikbali kadar hiçbir şey bütün milleti etkileyemez.

Her ne kadar YÖK, ÖSYM “özerk” kurumlar gibi gözüküyorsa da, onların her türlü icraatları hükümetin icraatı gibi algılanıyor. Çünkü o kurumlardaki yeni yönetimler hükümetin etkisiyle oluşturuldu. Dolayısıyla YGS’deki bir rezalet doğrudan doğruya AKP iktidarına fatura edilecektir. Amma velâkin…

Hadise 4 gündür konuşulduğu halde, iktidardan olsun, ÖSYM cenahından olsun; bir Allah’ın kulu “iddialar yalandır, iftiradır… Bu iddiayı ortaya atanları mahkemeye vereceğiz” demedi.

Takip ettiğim kadarıyla, iddiaların “iftira” olma ihtimalini ilk defa ben dile getiriyorum.

İktidar hayranı medyaya da bakıyorum… Ya görmezden geliyorlar veya ÖSYM başkanının açıklamalarını vermekle işi geçiştiriyorlar. Bu yalandır, iftiradır diyen yok!

x x x

AYAKLARINA MI DOLANIYOR?

Hal böyle olunca; iddiaların “gerçek” olma ihtimali ağırlık kazanıyor. Eğer öyleyse, bu, korkunç “şifreleme”nin çözülmesi ve “adalet”sizliklerin en büyüğünün Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ayağına dolanması demektir. Çok kısa sürede bu ortaya çıkacaktır.

Bu konuda daha başka şeyler yazabilirim. Fakat şimdilik, sadece, iktidar hayranı StarGazete’nin başyazarı Mehmet Altan’ın bu konudaki, 04 Nisan 2011 tarihli yazısını okumanızı öneriyorum.

 

 

İsmail Hakkı CENGİZ
www.anamurunsesi.com

______________________________________________
     Mehmet ALTAN Ne Yazdı?           

    Kim kim ile şifreleşiyor?

Şifre, Türkçeye Fransızcadan girmiş bir kelime...

“Başkalarının anlayamayacağı biçimde düzenlenmiş, gizli haberleşmeye yarar işaretler dizgesi” demek.

Türkiye birkaç gündür “şifre” ile yatıp, “şifre” ile kalkıyor...

Çünkü Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) için gündeme gelen şifreli sorular Türkiye’yi sarstı.

Başta 1 milyon 700 bin genç olmak üzere herkes geçtiğimiz yıl yaşanan KPSS skandalını hatırladı. Çünkü orada da “gizli haberleşme” bağlamında soruların çalındığı ortaya çıkmıştı.

x x x

Artvin’den ortaya atılan “şifre” iddiasının hemen ardından şifrecilikte büyük bir uzmanlaşmanın geliştiği anlaşılmakta:

“Küçükten büyüğe sıralanıp, soruyla üst üste konulduğunda ‘çakışan şık’ doğru cevap çıkıyor.

Küçükten büyüğe sıralandığında çakışan iki şık varsa, küçük olan doğru cevabı veriyor.

Hepsinin çakıştığı beş soruda ise cevap ilk çakışan, yani ‘a’ oluyor. Harf kullanılan (a, b, c gibi) üç soruda, alfabetik sıraya göre şıklar diziliyor; çakışan şık doğru cevabı veriyor. ‘x, y, z’li üç soruda ise ‘x’ değişken yerine 1 yazılıp işlem yapılınca, küçükten büyüğe kuralı işliyor...”

x x x

Dün sabah televizyonu açtığımda ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, kameraların karşısına geçmiş çırpınıyordu... Prof. Demir, 27 Mart Pazar günü gerçekleştirilen YGS’de, hiçbir adayı haksız bir şekilde diğerinin önüne geçirecek herhangi bir uygulamanın asla oluşmadığı konusunda kamuoyunu iknaya uğraşıyordu... Kısacası açıklamaya göre “kimse kimseyle şifreleşmemişti”...

x x x

Türkiye bir “şifreleşme” toplumu...

Din üzerinden, ırk üzerinden, mezhep üzerinden, ideoloji üzerinden, dindarlık üzerinden, laiklik üzerinden, Kemalizm üzerinden, cemaat üzerinden, partizanlık üzerinden, meslekler üzerinden ve aklınıza gelen her şey üzerinden herkes sabahtan akşama kadar şifreleşerek ön almaya çalışıyor...

Hakkaniyetin, adaletin, vicdanın ve liyakatin şifresi olmadığı için, şifreleşerek hak etmediğine el uzatmanın egemenliğindeki bu topraklarda geçerlilikleri yok...

x x x

İlk olarak, teknik açıdan, ÖSYM Başkanı’nın açıklaması ve çabası, başta 1 milyon 700 bin genç ve aileleri olmak üzere genel kuşkuları pek gidermiş gözükmüyor... Kamuoyunun da merak ettiği şu sorular ortalıkta dolaşmaya devam ediyor:

“Neden basına dağıtılan kitapçıkta şifreli çözüm yer aldı, bu şifreye neden gerek duyuldu?

Sınav sonuçlarına göre ilk bine giren adayların kitapçıklarının bağımsız bir kurul tarafından incelenmesine izin verir misiniz?

Soru ve yanıtları birbirinin tıpatıp aynı olan iki kitapçık var mı?

Her aday için tamamen ayrı kitapçık basmak teknik olarak mümkün mü? Bu mümkün ise ne kadar zamanda, hangi teknik ve program ile bu gerçekleştirildi?

Kitapçıkların üzerinde adayların fotoğraflarının ve isimlerinin olması, hangi adaya hangi kitapçığın verileceğinin önceden bilinmesi, kopya ihtimalini güçlendirmez mi?

Kızların, ‘Pozitif ayrımcılıkla’ tek bir okulda sınava girmeleri için sisteme müdahale edilebiliyorsa; (varsa) şifreli kitapçıkların da önceden belirlenen kişilere dağıtılması için sisteme müdahale edilmiş olamaz mı?

KPSS’deki kopya skandalının dokuz aydan beri ortaya çıkarılmamış olması yeni kopya skandallarına fırsat tanımıyor mu?

Basına dağıtılan kitapçıkta, matematik soruları için geçerli olan şifre gibi diğer bölümlerin de bir şifresi var mı?

Kitapçıkta böyle bir şifrenin yer aldığını ÖSYM yönetiminde kimler biliyor?”

x x x

Peki bu güvensizlik ortamı nasıl giderilir?

Bizim toplumumuz açısından bu sorunu gidermek hiç de kolay değil. Öncelikle özgüvenin gelişmesi gerekir. Özgüven gelişsin ki kimse rekabetten korkmasın... Liyakat öne çıksın...

Bu da çalışanların yüzde 60’ının mesleksiz olduğu, ortalama okul yılının yediyi bulmadığı Türkiye’de şimdilik Kaf Dağı’nın ardında...

O zaman gelsin “şifrecilik” ve “şifreleşme”...

Sanırım, üniversiteye giriş sınavında kimsenin kimseyle “şifreleşmediğini” ispat etmek isteniyor ise sınavı yenilemek gerekecek... Herkesin “şifreleşmeye” iman ettiği Türkiye’de, bir şaibe ertesinde tersini ispat çok zor çünkü...

'Herkes Bu Eğitimlerin Peşinde!'


 

Mehmet ALTAN
mehmetaltan@stargazete.com
http://www.stargazete.com/politika/yazar/mehmet-altan/kim-kim-ile-sifrelesiyor-haber-341586.htm

______________________________________________

Arslan BULUT ne yazdı?

     AKP’nin şifresi nihayet çözüldü!

“Her zaman şeytanın hilesi çürüktür.” (Nisâ 76)

“Böylece her şehirde o şehrin günahkârlarının büyüklerini, orada hilekârlık yapsınlar diye, işbaşında bulundurmaktayız. Oysa onlar, hilekârlığı başkalarına değil, kendilerine yapıyorlar da farkına varamıyorlar.” (En’am 123)

Bir buçuk milyondan fazla öğrencinin katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nın test kitapçığında cevap şıklarının şifrelendiği anlaşıldı. Bir avukatın ortaya çıkardığı bildirilen skandalı, Uğur Dershaneleri matematik öğretmenleri de doğruladı. Zaten şifreyi bildikten sonra herkes aynı sonuca ulaşabilir.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, “İddia sadece basına dağıtılan master kopyalar için doğru, ancak sınavda her adayın soru kitapçığı, soruların yeri ve cevapların yeri birbirinden tamamen farklı” dedi.

Bu duruma göre, ÖSYM, basına özel, şifreli soru kitapçığı mı hazırlamış oluyor? Üstelik, ÖSYM sitesindeki sorularda da aynı şifre var.

Bu skandaldan ve daha önceki KPSS, polis ve hakim sınavlarındaki soru çalınmasından veya usulsüzlüklerden anlaşılıyor ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kadroları, bir çete tarafından sistemli olarak ele geçirilmektedir!

Türkiye işte böyle işgal edilmektedir!

Çünkü bu sahtekârlığı yapanların, uluslar arası ilişkileri de mevcuttur.

Hakim adaylığı için altı yedi yazılı sınavda ilk ona giren hukuk mezunu bir genç, her sınavda mülakatta elendi. Şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? 30 yaşını geçtiği için artık hakimlik sınavlarına gireceklere ders veriyor!

x x x

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olayla ilgili olarak “Birisi demiş ki ’efendim çıraklık dönemiydi, sonra kalfalık, şimdi ustalık dönemindeyiz.’Çocuklarımız sınava girdi, gizli kapaklı formüllerle yine birileri avantaj sağladı. Çocuklarımızın hakkı yeniyor. İşte ustalık dönemi bu” dedi.

Polemik bir tarafa, bir buçuk milyon gencin istikbali ile oynanmıştır. Üstelik bunu yapanlar, İslâm dininin sahibi imiş gibi davranan sahtekârlardır.

Hürriyet’e mesaj gönderen matematikçi bir okuyucu “Bu durumun sadece master kopyada olduğu söyleniyor. Master kopya bile olsa tesadüf olma ihtimali 13432509118921321399346’de 1’dir. Sayısal lotoda tek kolon oynayan bir kişinin dört hafta art arda kazanıp büyük ikramiye alması gibi..” diyor.

Uğur Banoğlu’nun mesajı ise şöyle:

“AKP resmen kendi halkının çok büyük bir kısmına savaş ilân etmiş durumda. Şimdi sıra çocuklarımızın hakkını yemeye geldi. Hata yaptı. Bu millete her türlü şeyi yapabilirsiniz kimsenin sesi çıkmaz ama.. Çocuklara hiç bulaşmayacaktınız.”

x x x

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, KPSS’de kopya çekenlerin “taltif edildiğini” hatırlatarak “Maalesef bugün hükümetin içine girmiş bir takım güçler, idarenin gücünü kullanmak suretiyle yandaşlarına kıyak çekme arayışı içindedir. Hükümetin iç yüzü ortaya çıkmıştır. Böyle bir rezaletin olduğu ülkede Milli Eğitim Bakanı yan gelip yatıyor” dedi.

Sadece Milli Eğitim Bakanı mı sorumludur bu skandaldan? Başbakan sorumlu değil midir, Hükümet sorumlu değil midir, hatta Cumhurbaşkanı sorumlu değil midir?

Biz defalarca seçimlerde de oy sayımlarında bilgisayar üzerinden hile yapıldığına dair iddiaları bu sütunda gündeme getirdik. Bir-iki milletvekili dışında siyasi partiler konuyla ilgilenmedi bile! Ancak bir buçuk milyon genç, istikballerinin iktidar destekli güçler tarafından ellerinden nasıl alındığını artık görmüştür.

AKP’nin şifresi çözüldü işte!

 

 

 

Arslan BULUT
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17658

______________________________________________

Sabahattin ÖNKİBAR ne yazdı?

      Şifre ile altın nesil ve MİT!

Şifreli sınav rezaletinde kuşkular sürüyor.

Sadece öğrenciler ve velileri değil bütün toplum tedirgin!

Onlarca yıldır hiçbir sorun yaşanmayan üniversiteye öğrenci alma hadisesine artık şaibe karışmıştır.

Bu ülkede doğru dürüst işleyen kurumlardan biri olan ÖSYM, AKP ile beraber hata üstüne hata yapmaya başladı.

Hatırlayın, aynı yanlışlar geçen yıl KPSS sınavında olmuştu.

Peki bütün bu olanlar aksilik ya da tesadüf mü?

Kesinlikle değil!

AKP ve güruhu devleti ele geçirdiği yetmiyor, şimdi toplumu fert fert yönlendirmenin peşinde.

Proje malum, altın nesil yetiştirmek yani Cumhuriyet zihniyeti ya da neslinden rövanşı almaktır.

Bunun için de hile, kopya dahil her yola başvuruyorlar.

Kendi çizgilerinde neslin hükümranlığı adına akla dahi gelmeyecek gayri hukuki ve gayri ahlaki her şey!

İşte dün KPSS ve bugün YGS’de yaşananlar ortada!

ÖSYM’nin başına sırf kendilerinden diye Ali Demir isimli bir tekstil mühendisini getirdiler ki benzer kadrolaşmalar çok önceden alt kadrolarda zaten tamamlanmıştı.

İlginçtir hükümet bütün olanlara susuyor! Uçan kuşlara bile güzergah tayin eden Tayyip Erdoğan milyonları ilgilendiren bu konuda hiç oralı olmuyor.
Soruyorum; bu suskunluk yapılan yanlışın kabullenilmesi midir?

Değilse bu kayıtsızlık neden?

Diyeceksiniz ki Başbakan bu iş için Milli İstihbarat Teşkilatı’nı mı görevlendirsin? Aman bunu yapmasın, zira daha önce gördük KPSS’de yaşananlara görevlendirildi de ne oldu?

Düşünün o sınav şaibeli diye hükümet tarafından iptal edildi lakin Başbakan’dan araştırma ve soruşturma emrini alan MİT hâlâ bir sorumlu bulamadı!

Şimdi aynı görev verilirse belli ki benzer şeyler olacak!

Sahi MİT, Başbakan’dan bir görev aldı ise aylardır neden bir şey bulmadı ya da bulamadı?

Yoksa MİT de Emniyet misali AKP zarar görmesin titizliğinde midir?

AKP ile beraber, görüyorsunuz MİT bile ne hale getirildi!

Eskiden MİT Müsteşarlarının bir ağırlığı vardı, şimdi Müsteşar adeta AKP’nin müşaviri gibi!

Tekrar konuya dönersek yapılan şifre sahtekarlığı ortaya çıkmazsa vicdanlar kanayacaktır.

Olağan şüpheliler ise belli de oraya dokunacak irade yok!

 

 

Sabahattin ÖNKİBAR
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17683    ______________________________________________

 YORUM YAPMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

HABERLERİMİZ TOPLAM

DEFA OKUNMUŞTUR...

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ

   

Başadön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]