Dosya
/www.anamurunsesi.com
yayımladı...
İsmail Hakkı CENGİZ, Arslan BULUT, Mehmet ALTAN ve Sabahattin ÖNKİBAR YGS İçin ne dediler?
İFTİRA KAMPANYASI MI,
AYAKLARINA MI DOLANIYOR?
İsmail Hakkı CENGİZ:
İktidara muhalif bir yazarım… Fakat
muhalefet ederken, hiçbir şekilde
yalan-yanlış haber ve bilgilerle
iktidarı yıpratmaya, onu kötü, başarısız
göstermeye çalışmıyorum. İcraatlarından
olumsuz, ülke ve millet menfaatine
aykırı gördüklerimi yazıyorum.
Şimdi, önümüzde devasa bir sorun, dehşet
verici bir iddia var: YGS’de şifreli
soru kitapçığı iddiası…
05.04.2011 tarihinde
www.anamurunsesi.com
yazdı...
İsmail Hakkı CENGİZ ne yazdı?
İFTİRA KAMPANYASI MI,
AYAKLARINA MI DOLANIYOR?
İktidara muhalif bir yazarım… Fakat
muhalefet ederken, hiçbir şekilde
yalan-yanlış haber ve bilgilerle
iktidarı yıpratmaya, onu kötü, başarısız
göstermeye çalışmıyorum. İcraatlarından
olumsuz, ülke ve millet menfaatine
aykırı gördüklerimi yazıyorum.
Şimdi, önümüzde devasa bir sorun, dehşet
verici bir iddia var: YGS’de şifreli
soru kitapçığı iddiası…
Bu iddia ilk ortaya atıldığında, doğrusu
hiçbir şey anlamadım ve YGS’de bir hile
olabileceğine ihtimal vermedim. Halen,
söz konusu iddiaların asılsız çıkmasını,
YGS’nin temiz bir sınav olduğunun
anlaşılmasını yürekten temenni ediyorum.
Çünkü söz konusu sınava girenlerin ve
onların velilerinin yerinde olsaydım, bu
sınavların iptal edilmemesini isterdim.
Bunun için de bütün iddiaların ve
şaibelerin hiçbir şüpheye yer
bırakmayacak şekilde açıklığa
kavuşturulması gerekir. Konu öyle bir
izah edilmeli ki; iddia sahipleri de, en
kötü biçimde önyargılı olanlar da
verilen izahattan
“tatmin”
olmalı.
Bu konu, hayatî önemde bir konu… Hadise,
her yönüyle incelenmeli…
Nitekim mutlaka incelenecek, didik didik
edilecektir. Bu
“vaka”
hiçbir biçimde savsaklanamaz, üstü
örtülemez… Çünkü YGS, bugün 1 milyon 700
bin öğrenci ve ailesinin; önümüzdeki
yılları hesap ettiğinizde ise 10
milyonlarca vatandaşın ana gündem
maddesidir. Yani, YGS bütün milletin
meselesidir. Dolayısıyla konuya tam bir
ciddiyet ve titizlikle yaklaşılmalıdır.
Mesele her yönü masaya yatırılmalıdır.
Biz de öyle yapmaya çalışacağız.
x x x
İFTİRA KAMPANYASI MI?
Bu kadar büyük bir kitleyi ilgilendiren
bir meselede ortaya bir iddia
atılıyorsa; bu ya
“sabit”,
hiç kimsenin yalanlayamayacağı kadar
açık bir gerçektir… Veya büyük bir
organizasyonun
“iftira kampanyası”dır.
Ne iftirası? Kime karşı kampanya?
2 ay sonra seçime gidiyoruz… Ülkede
korkunç bir kutuplaşma var…
Seçimin tarafları; 12 Haziran
seçimlerinin ülke için hayat-memat
meselesi olduğunu söylüyorlar. Eğer
hükümet; neredeyse bütün milleti
ilgilendiren bir konuda
yıpratılabilirse, 2 ay sonra akıl almaz
bir hezimete uğrayabilir.
Çocuklarının eğitimi ve istikbali kadar
hiçbir şey bütün milleti etkileyemez.
Her ne kadar YÖK, ÖSYM
“özerk”
kurumlar gibi gözüküyorsa da, onların
her türlü icraatları hükümetin icraatı
gibi algılanıyor. Çünkü o kurumlardaki
yeni yönetimler hükümetin etkisiyle
oluşturuldu. Dolayısıyla YGS’deki bir
rezalet doğrudan doğruya AKP iktidarına
fatura edilecektir. Amma velâkin…
Hadise 4 gündür konuşulduğu halde,
iktidardan olsun, ÖSYM cenahından olsun;
bir Allah’ın kulu
“iddialar yalandır, iftiradır… Bu
iddiayı ortaya atanları mahkemeye
vereceğiz”
demedi.
Takip ettiğim kadarıyla, iddiaların
“iftira”
olma ihtimalini ilk defa ben dile
getiriyorum.
İktidar hayranı medyaya da bakıyorum… Ya
görmezden geliyorlar veya ÖSYM
başkanının açıklamalarını vermekle işi
geçiştiriyorlar. Bu yalandır, iftiradır
diyen yok!
x x x
AYAKLARINA MI DOLANIYOR?
Hal böyle olunca; iddiaların “gerçek”
olma ihtimali ağırlık kazanıyor. Eğer
öyleyse, bu, korkunç
“şifreleme”nin
çözülmesi ve “adalet”sizliklerin en
büyüğünün Adalet ve Kalkınma Partisi’nin
ayağına dolanması demektir. Çok kısa
sürede bu ortaya çıkacaktır.
Bu konuda daha başka şeyler yazabilirim.
Fakat şimdilik, sadece, iktidar hayranı
StarGazete’nin başyazarı Mehmet Altan’ın
bu konudaki, 04 Nisan 2011 tarihli
yazısını okumanızı öneriyorum.
İsmail
Hakkı CENGİZ
www.anamurunsesi.com
______________________________________________
Mehmet ALTAN Ne
Yazdı?
Kim
kim ile şifreleşiyor?
Şifre, Türkçeye Fransızcadan girmiş bir
kelime...
“Başkalarının anlayamayacağı biçimde
düzenlenmiş, gizli haberleşmeye yarar
işaretler dizgesi”
demek.
Türkiye birkaç gündür
“şifre”
ile yatıp,
“şifre”
ile kalkıyor...
Çünkü Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS)
için gündeme gelen şifreli sorular
Türkiye’yi sarstı.
Başta 1 milyon 700 bin genç olmak üzere
herkes geçtiğimiz yıl yaşanan KPSS
skandalını hatırladı. Çünkü orada da
“gizli haberleşme”
bağlamında soruların çalındığı ortaya
çıkmıştı.
x x x
Artvin’den ortaya atılan
“şifre”
iddiasının hemen ardından şifrecilikte
büyük bir uzmanlaşmanın geliştiği
anlaşılmakta:
“Küçükten büyüğe sıralanıp, soruyla üst
üste konulduğunda ‘çakışan şık’ doğru
cevap çıkıyor.
Küçükten büyüğe sıralandığında çakışan
iki şık varsa, küçük olan doğru cevabı
veriyor.
Hepsinin çakıştığı beş soruda ise cevap
ilk çakışan, yani ‘a’ oluyor. Harf
kullanılan (a, b, c gibi) üç soruda,
alfabetik sıraya göre şıklar diziliyor;
çakışan şık doğru cevabı veriyor. ‘x, y,
z’li üç soruda ise ‘x’ değişken yerine 1
yazılıp işlem yapılınca, küçükten büyüğe
kuralı işliyor...”
x x x
Dün sabah televizyonu açtığımda ÖSYM
Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, kameraların
karşısına geçmiş çırpınıyordu... Prof.
Demir, 27 Mart Pazar günü
gerçekleştirilen YGS’de, hiçbir adayı
haksız bir şekilde diğerinin önüne
geçirecek herhangi bir uygulamanın asla
oluşmadığı konusunda kamuoyunu iknaya
uğraşıyordu... Kısacası açıklamaya göre
“kimse kimseyle şifreleşmemişti”...
x x x
Türkiye bir
“şifreleşme”
toplumu...
Din üzerinden, ırk üzerinden, mezhep
üzerinden, ideoloji üzerinden, dindarlık
üzerinden, laiklik üzerinden, Kemalizm
üzerinden, cemaat üzerinden, partizanlık
üzerinden, meslekler üzerinden ve
aklınıza gelen her şey üzerinden herkes
sabahtan akşama kadar şifreleşerek ön
almaya çalışıyor...
Hakkaniyetin, adaletin, vicdanın ve
liyakatin şifresi olmadığı için,
şifreleşerek hak etmediğine el uzatmanın
egemenliğindeki bu topraklarda
geçerlilikleri yok...
x x x
İlk olarak, teknik açıdan, ÖSYM
Başkanı’nın açıklaması ve çabası, başta
1 milyon 700 bin genç ve aileleri olmak
üzere genel kuşkuları pek gidermiş
gözükmüyor... Kamuoyunun da merak ettiği
şu sorular ortalıkta dolaşmaya devam
ediyor:
“Neden basına dağıtılan kitapçıkta
şifreli çözüm yer aldı, bu şifreye neden
gerek duyuldu?
Sınav sonuçlarına göre ilk bine giren
adayların kitapçıklarının bağımsız bir
kurul tarafından incelenmesine izin
verir misiniz?
Soru ve yanıtları birbirinin tıpatıp
aynı olan iki kitapçık var mı?
Her aday için tamamen ayrı kitapçık
basmak teknik olarak mümkün mü? Bu
mümkün ise ne kadar zamanda, hangi
teknik ve program ile bu
gerçekleştirildi?
Kitapçıkların üzerinde adayların
fotoğraflarının ve isimlerinin olması,
hangi adaya hangi kitapçığın
verileceğinin önceden bilinmesi, kopya
ihtimalini güçlendirmez mi?
Kızların,
‘Pozitif ayrımcılıkla’
tek bir okulda sınava girmeleri için
sisteme müdahale edilebiliyorsa; (varsa)
şifreli kitapçıkların da önceden
belirlenen kişilere dağıtılması için
sisteme müdahale edilmiş olamaz mı?
KPSS’deki kopya skandalının dokuz aydan
beri ortaya çıkarılmamış olması yeni
kopya skandallarına fırsat tanımıyor mu?
Basına dağıtılan kitapçıkta, matematik
soruları için geçerli olan şifre gibi
diğer bölümlerin de bir şifresi var mı?
Kitapçıkta böyle bir şifrenin yer
aldığını ÖSYM yönetiminde kimler
biliyor?”
x x x
Peki bu güvensizlik ortamı nasıl
giderilir?
Bizim toplumumuz açısından bu sorunu
gidermek hiç de kolay değil. Öncelikle
özgüvenin gelişmesi gerekir. Özgüven
gelişsin ki kimse rekabetten
korkmasın... Liyakat öne çıksın...
Bu da çalışanların yüzde 60’ının
mesleksiz olduğu, ortalama okul yılının
yediyi bulmadığı Türkiye’de şimdilik Kaf
Dağı’nın ardında...
O zaman gelsin
“şifrecilik”
ve
“şifreleşme”...
Sanırım, üniversiteye giriş sınavında
kimsenin kimseyle
“şifreleşmediğini”
ispat etmek isteniyor ise sınavı
yenilemek gerekecek... Herkesin
“şifreleşmeye”
iman ettiği Türkiye’de, bir şaibe
ertesinde tersini ispat çok zor çünkü...
'Herkes Bu Eğitimlerin Peşinde!'
Mehmet
ALTAN
mehmetaltan@stargazete.com
http://www.stargazete.com/politika/yazar/mehmet-altan/kim-kim-ile-sifrelesiyor-haber-341586.htm
______________________________________________
Arslan BULUT ne yazdı?
AKP’nin şifresi nihayet çözüldü!
“Her zaman şeytanın hilesi çürüktür.”
(Nisâ 76)
“Böylece her şehirde o şehrin
günahkârlarının büyüklerini, orada
hilekârlık yapsınlar diye, işbaşında
bulundurmaktayız. Oysa onlar,
hilekârlığı başkalarına değil,
kendilerine yapıyorlar da farkına
varamıyorlar.”
(En’am 123)
Bir buçuk milyondan fazla öğrencinin
katıldığı Yükseköğretime Geçiş
Sınavı’nın test kitapçığında cevap
şıklarının şifrelendiği anlaşıldı. Bir
avukatın ortaya çıkardığı bildirilen
skandalı, Uğur Dershaneleri matematik
öğretmenleri de doğruladı. Zaten şifreyi
bildikten sonra herkes aynı sonuca
ulaşabilir.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir,
“İddia sadece basına dağıtılan master
kopyalar için doğru, ancak sınavda her
adayın soru kitapçığı, soruların yeri ve
cevapların yeri birbirinden tamamen
farklı”
dedi.
Bu duruma göre, ÖSYM, basına özel,
şifreli soru kitapçığı mı hazırlamış
oluyor? Üstelik, ÖSYM sitesindeki
sorularda da aynı şifre var.
Bu skandaldan ve daha önceki KPSS, polis
ve hakim sınavlarındaki soru
çalınmasından veya usulsüzlüklerden
anlaşılıyor ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin
bütün kadroları, bir çete tarafından
sistemli olarak ele geçirilmektedir!
Türkiye işte böyle işgal edilmektedir!
Çünkü bu sahtekârlığı yapanların,
uluslar arası ilişkileri de mevcuttur.
Hakim adaylığı için altı yedi yazılı
sınavda ilk ona giren hukuk mezunu bir
genç, her sınavda mülakatta elendi.
Şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? 30
yaşını geçtiği için artık hakimlik
sınavlarına gireceklere ders veriyor!
x x x
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
olayla ilgili olarak
“Birisi demiş ki
’efendim çıraklık dönemiydi, sonra
kalfalık, şimdi ustalık
dönemindeyiz.’Çocuklarımız sınava girdi,
gizli kapaklı formüllerle yine birileri
avantaj sağladı. Çocuklarımızın hakkı
yeniyor. İşte ustalık dönemi bu”
dedi.
Polemik bir tarafa, bir buçuk milyon
gencin istikbali ile oynanmıştır.
Üstelik bunu yapanlar, İslâm dininin
sahibi imiş gibi davranan
sahtekârlardır.
Hürriyet’e mesaj gönderen matematikçi
bir okuyucu
“Bu durumun sadece master kopyada olduğu
söyleniyor. Master kopya bile olsa
tesadüf olma ihtimali
13432509118921321399346’de 1’dir.
Sayısal lotoda tek kolon oynayan bir
kişinin dört hafta art arda kazanıp
büyük ikramiye alması gibi..”
diyor.
Uğur Banoğlu’nun mesajı ise şöyle:
“AKP resmen kendi halkının çok büyük bir
kısmına savaş ilân etmiş durumda. Şimdi
sıra çocuklarımızın hakkını yemeye
geldi. Hata yaptı. Bu millete her türlü
şeyi yapabilirsiniz kimsenin sesi çıkmaz
ama.. Çocuklara hiç bulaşmayacaktınız.”
x x x
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,
KPSS’de kopya çekenlerin
“taltif edildiğini”
hatırlatarak
“Maalesef bugün hükümetin içine girmiş
bir takım güçler, idarenin gücünü
kullanmak suretiyle yandaşlarına kıyak
çekme arayışı içindedir. Hükümetin iç
yüzü ortaya çıkmıştır. Böyle bir
rezaletin olduğu ülkede Milli Eğitim
Bakanı yan gelip yatıyor”
dedi.
Sadece Milli Eğitim Bakanı mı sorumludur
bu skandaldan? Başbakan sorumlu değil
midir, Hükümet sorumlu değil midir,
hatta Cumhurbaşkanı sorumlu değil midir?
Biz defalarca seçimlerde de oy
sayımlarında bilgisayar üzerinden hile
yapıldığına dair iddiaları bu sütunda
gündeme getirdik. Bir-iki milletvekili
dışında siyasi partiler konuyla
ilgilenmedi bile! Ancak bir buçuk milyon
genç, istikballerinin iktidar destekli
güçler tarafından ellerinden nasıl
alındığını artık görmüştür.
AKP’nin şifresi çözüldü işte!
Arslan
BULUT
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17658
______________________________________________
Sabahattin ÖNKİBAR ne yazdı?
Şifre ile altın nesil ve MİT!
Şifreli sınav rezaletinde kuşkular
sürüyor.
Sadece öğrenciler ve velileri değil
bütün toplum tedirgin!
Onlarca yıldır hiçbir sorun yaşanmayan
üniversiteye öğrenci alma hadisesine
artık şaibe karışmıştır.
Bu ülkede doğru dürüst işleyen
kurumlardan biri olan ÖSYM, AKP ile
beraber hata üstüne hata yapmaya
başladı.
Hatırlayın, aynı yanlışlar geçen yıl
KPSS sınavında olmuştu.
Peki bütün bu olanlar aksilik ya da
tesadüf mü?
Kesinlikle değil!
AKP ve güruhu devleti ele geçirdiği
yetmiyor, şimdi toplumu fert fert
yönlendirmenin peşinde.
Proje malum, altın nesil yetiştirmek
yani Cumhuriyet zihniyeti ya da
neslinden rövanşı almaktır.
Bunun için de hile, kopya dahil her yola
başvuruyorlar.
Kendi çizgilerinde neslin hükümranlığı
adına akla dahi gelmeyecek gayri hukuki
ve gayri ahlaki her şey!
İşte dün KPSS ve bugün YGS’de yaşananlar
ortada!
ÖSYM’nin başına sırf kendilerinden diye
Ali Demir isimli bir tekstil mühendisini
getirdiler ki benzer kadrolaşmalar çok
önceden alt kadrolarda zaten
tamamlanmıştı.
İlginçtir hükümet bütün olanlara
susuyor! Uçan kuşlara bile güzergah
tayin eden Tayyip Erdoğan milyonları
ilgilendiren bu konuda hiç oralı
olmuyor.
Soruyorum; bu suskunluk yapılan yanlışın
kabullenilmesi midir?
Değilse bu kayıtsızlık neden?
Diyeceksiniz ki Başbakan bu iş için
Milli İstihbarat Teşkilatı’nı mı
görevlendirsin? Aman bunu yapmasın, zira
daha önce gördük KPSS’de yaşananlara
görevlendirildi de ne oldu?
Düşünün o sınav şaibeli diye hükümet
tarafından iptal edildi lakin
Başbakan’dan araştırma ve soruşturma
emrini alan MİT hâlâ bir sorumlu
bulamadı!
Şimdi aynı görev verilirse belli ki
benzer şeyler olacak!
Sahi MİT, Başbakan’dan bir görev aldı
ise aylardır neden bir şey bulmadı ya da
bulamadı?
Yoksa MİT de Emniyet misali AKP zarar
görmesin titizliğinde midir?
AKP ile beraber, görüyorsunuz MİT bile
ne hale getirildi!
Eskiden MİT Müsteşarlarının bir ağırlığı
vardı, şimdi Müsteşar adeta AKP’nin
müşaviri gibi!
Tekrar konuya dönersek yapılan şifre
sahtekarlığı ortaya çıkmazsa vicdanlar
kanayacaktır.
Olağan şüpheliler ise belli de oraya
dokunacak irade yok!
Sabahattin ÖNKİBAR
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17683
______________________________________________
YORUM YAPMAK İÇİN TIKLAYINIZ...
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ